18 Ağustos 2014 Pazartesi

Şirkete Müdür Olmamla Değişen Seks Hayatım

Merhaba. Ben bir Ticaret şirketinde Satış ve Pazarlama bölümünün müdürüyüm. Benim şirketteki görevim, diğer bölümlere göre en rahat olanıydı. Sadece şirketin yapacağı ticaretteki malları alıp, satıyordum. Şöyle zor bir tarafı vardı, şirketin kâr etmesi de, zarar etmesi de bana bağlıydı. O yüzden satılacak malları çok iyi seçmem gerekiyordu. Şirket büyüdükçe artık başka bölümlerden yardıma gelen elemanlar kendi bölümlerine gönderildi ve biz de bu işi bilen ve bu iş için okumuş kişileri almayı planladık. Bu konu için patronum Gökhan bey beni odasına çağırdı ve “Engin, şirket senin sayende çok fazla ilerledi. Hem adımızı duyurduk hemde geçen yıl en yüksek gelir yapan şirketler arasına girdik. O yüzden artık senin bölümüne birilerini alacağım bu işi bilen. Bu alacağım kişilerle sen çalışacağın için, öncelikle girecekleri de sen belirleyeceksin ve belirlediğin kişileri sonra bir mülakata daha çağıracağız. Ben de görüştükten sonra olumlu karar verirsem işe alırız.” dedi. Ben de, “Tamam Gökhan bey!” diyerek odasından çıktım. Şirketin resmi sitesine, şirketimize Satış ve Pazarlama bölümüne personel alınacağı ve aranan kriterler ile ilgili güzel bir yazı yazdım. Ben kafamda zaten planımı yapmıştım, genç kişileri alarak, güçlü bir ekiple uzun süre çalışacaktım. Sekreter, başvuranları bana bağlıyor ve ben de onlara mülakat için gün veriyordum. Mart ayının başlarındaydık, ilk iş görüşme günü gelmişti. Toplam 12 kişi gelecekti o gün iş başvurusuna. Odamın önündeki koltuklarda oturmuşlardı ve sırayla hepsini aldım içeriye. 12 kişi arasından Özgür ve Sinem adlı iki kişiyi gözüme kestirmiştim. Özgür bey 23 yaşındaydı, Üniversiteden geçen sene çok iyi bir derece ile mezun olmuştu ve ayrıca İngilizce ve Fransızca biliyordu. Bunun yanında da işimize yarayacak bilgisayar programlarını da profesyonel derecede iyi kullanıyordu. Sinem hanım da 25 yaşındaydı, o da Özgür beyin mezun olduğu Üniversiteden sadece 3 sene önce mezun olmuştu. Sinem hanım da iyi bir dereceyle bitirmişti Üniversiteyi. Bizden önce 1 şirkette çalışmış, ama anlaşmazlıklardan dolayı ayrılmıştı. İngilizce, Fransızca ve Almanca biliyordu. O gün görüşme bitmişti, ama ben de bitmiştim. İşlerin en yoğun olduğu günler bile bu kadar yorulmuyordum. Aradan 1 hafta geçtikten sonra Özgür bey ve Sinem hanımı arayarak ilk mülakattan başarıyla geçtiklerini söyledim ve bu hafta içinde şirkete gelerek patronumuz Gökhan beyle son mülakata gireceklerini söyledim. İkisi de tesadüftür ki, aynı gün sadece 1’er saat aralıklarla gelmişlerdi. İkisi de patronla yarım saatlik bir mülakata girmişlerdi. Ve şirketten ayrıldıklarında, “İkisi de çok iyi, alalım işe!” dedi Gökhan bey. Ben de haftasonu onları arayarak müjdeli haberi verdim. İşe başladıktan sonra aramız çok iyi olmuştu ikisiylede. Müdür olduğum için onlara karşı sert davranmıyor, aksine arkadaşları gibi davranıyordum, zaten ikisiyle de aramda çok yaş farkı yoktu. Yalnız Sinem hanımda işe başladıktan sonra bir tuhaflık sezmiştim. Son günlerde bana çok ilgili davranıyor, sürekli küçük sebeplerden dolayı odama girip çıkıyordu. İlgiliydi benimle ve benim içinmidir bilmem ama, çok tahrik edici, açık kıyafetler giyiyordu. Üstelik 2 senelik evliydi, buna rağmen bu kadar açık giyinmesini anlayamamıştım. En son Üniversite yıllarında birkaç kaçamağım olduğundan, seksle son 2-3 yıldır aram yoktu. Sinem’i ben de kafaya koymuştum, mutlaka sikecektim artık. Haziran ayına girmiştik, Çin’de bir şirket ile görüşüyorduk. Satacağımız maldan çok iyi bir para alacaktık, o yüzden adamların neredeyse bir dediğini iki etmiyorduk. Bizden alacakları mal ile ilgili geniş bir rapor istemişlerdi, hemde 1 hafta içerisinde. Bu raporu tek başıma hazırlamam zordu, Özgür bey de 1 haftalık izine ayrıldığından, Sinem hanımla beraber uğraşıyorduk, ama bitmeyecek gibiydi. Sinem’e, “Bugün işin yoksa 1 saat mesaiye kalalım, yoksa bitmeyecek bu rapor!” dediğimde, “Evet bitmeyecek gibi, tamam kalabilirim!” dedi ve telefonunu alıp kocasına haber verdi. Ben raporu o gün bitirmiştim, çok az ek bilgiler kalmıştı, ama yazdığım raporu ona göstermemiştim, o yüzden daha bitmesine çok var sanıyordu. Saat 17:30’da bizim mesaimiz bitmişti. Bölümün kapısını kapatıp kilitledim. Sinem bana sorgularca bakarken, “Rahatsız etmemeleri için!” dediğimde gülümsedi. İşe başladıktan sonra Sinem yine bana ilgili davranmaya başlamıştı. Yarım saat kadar sonra dolabı göstererek, “Sinem şu dolabın en alt rafından Satış Planlama dosyasını verir misin?” dedim. “Tabii ki!” diyerek dolabın kapısını açtı. Altında diz üstünde siyah dar bir etek, üstünde de eteğin içine sokulmuş dar bir yeşil gömlek vardı. Göğüsleri tamamen meydandaydı. Sinem çok güzel bir kızdı aslında, kocası çok şanslı adam diye düşünüyordum hep. Boyu 1.80’e yakın, yeşil gözleri, beyaz teni ve siyah saçlarıyla tam bir afetti. Vücudu da çok iyiydi. Kalçaları dolgundu ve kıyafetten kendini belli ediyordu. Göğüsleri de büyük ve dikti, giydiği kıyafetler de göğüslerini ön plana çıkartıyordu. Sinem domalarak dolabın içine bakmaya başladı, normalde en önde olmasına rağmen dosyayı arıyormuş gibi yapıyordu. Kısacık eteği domalınca iyice toplandı ve kalçalarının 2-3 cm altına kadar geldi. Yerimden kalktım ve Sinem’in arkasından yaklaşıp yarrağımı kalçalarının arasına dayadım ve belinden tuttum. Birkaç saniye bekledikten sonra ayağa kalktı ve gülümseyerek yüzüme bakıp dudaklarını yavaşça yaklaştırdı. En sonunda dudaklarımız birbirine değdi ve öpüşmeye başladık. Yavaş yavaş öpüşüyorduk, zaten çok vaktimiz vardı. Öpüşürken elim de kalçasındaydı ve sıkmaya başlamıştım. Sinemle öpüşmelerimiz hızlanmaya başlamıştı. Ellerimi kalçalarından çektim ve üstündeki yeşil gömleğin düğmelerini yavaş yavaş açmaya başladım. En sonunda gömleğinin eteğin içinde kalan kısmını da çekip çıkarttım. Artık üzerinde sadece kırmızı südyeniyle kalmıştı. Südyenini arkadan açtım ve bırakmamla beraber südyeni üzerinden kayarak yere düştü. Öpüşmeyi bıraktım ve göğüslerini izlemeye başladım. Büyük ve dik göğüsleri tam bana bakıyordu. Hemen birini ağzıma aldım ve emmeye başladım. Sinemi bu arada dolaba doğru dayamıştım. Sinem de hafiften inliyor ve bacaklarını okşuyordu. Diğer göğsüne de ben elimi attım ve yoğurmaya başladım. Göğüslerini uzunca süre emdikten sonra eteğini indirdim. Altında kırmızı dantelli bir külot vardı. Sanki sikileceğini biliyor gibiydi, amının üstünü de traş etmişti ve bir tane tüy yoktu. Yerde dizimin üstüne çöktüm ve sağ bacağını omzumun üstüne aldım. Amı iyice açılmıştı ve alttan emmeye başladım. Sinemin amı iyice sulanmıştı, inlemeleri de artıyor, elleriyle göğüslerini sıkarak, gözleri kapalı bir şekilde hafif hafif inliyordu. Ben ise pantolonumun üzerinden yarrağımı okşamaya başladım bu arada. Amını yalamayı bıraktım ve ayağa kalkarak kravatımı boynumdan çözdüm ve ardından gömleğimi de hızlıca çıkarttım. Sinem de pantolonumu ve boxerımı indirdikten sonra yarrağımı çıkartıp direkt ağzına aldı. Yarrak görmemiş gibi yalıyordu. Sikim dakikalar içinde sırılsıklam olmuştu. İyice büyümeye başladı sikim ağzında, bu arada taşaklarımı okşuyordu ve iyice zevk almamı sağlıyordu. Sinem’in yarrağımı daha hızlı yalaması için saçlarından tutarak sikime bastırıyordum ve o da bu tempoya uyarak iyice hızlanıyordu. 25 yaşında evli bir kadındı, ama sanki bir orospu gibi profesyonelce sevişiyordu. Sinem’i tuttum ve kaldırdım, masama doğru domalttım. İkimiz de çırılçıplaktık, hemen sikimi eline aldım ve amının girişine getirdim. İçine girmeden önce, “Aylardır beni azdırıyorsun, şimdi sana hayatının sikişini yaşatacağım!” diyerek bir anda içine kökledim. Sinemden çıkan, “Ahhhhh!” sesi tüm odayı sallamıştı. Ben canının acımasına bakmıyor, sürekli köklüyordum. Amı ne çok dar, ne de sikilmeyecek kadar çok genişti, müthiş bir zevk alıyordum. Bu arada farkında olmadan kendimi iyice kasmaya başlamıştım, ne oluyordu vücuduma ben de anlamıyordum. Uzun süredir sevişmemenin sonucu olarak 10 dakika siktikten sonra boşalacağımı anladım ve içinden çıkarak kalçalarının üzerine boşaldım. Sinem yavaş yavaş toparlandı ve odamdan çıktı. Bölümümüz büyük olduğu için lavabomuz da vardı bize ait. Oraya giderek kalçalarını temizledi ve dağınık saçını toparlayıp, makyajını yaptı ve yanıma geldi. Ona, “Birazdan yine başlarız, sana doymadım!” dedim. O da, “Başlayalım aşkım!” dedi, ama o arada telefonu çaldı. Çantasından telefonunu alıp baktığında, “Öff yaa, kocam arıyor!” dedi ve telefonu açtı. Bir süre kocasını dinledikten sonra, “Tamam aşkım, yok iş uzadı biraz da, 10 dakika içinde geliyorum. Öptüüüm!” dedi ve kapattı. Bana bakıp, “Üzgünüm hayatım, gitmeliyim! Ama söz, bir daha yine yapacağız, hem de daha uzun!” dedi ve hızlıca giyinip yanıma geldi, dudaklarımı öpüp şirketten ayrıldı. Ben de biraz dinlenip bir sigara içtikten sonra, etrafı toparladım ve şirketten ayrıldım. Bu bir başlangıçtı sadece, hissediyordum ileride daha güzel günler yaşayacaktık. Arabamla evime doğru giderken bu yaşadığım olayları düşünüyordum. Çok güzel bir an yaşamıştık, ama kocasının Sinem’i aramasıyla beraber bu müthiş an bozulmuştu. Canımı sıkmıştı bu olay, zevkli anların bozulmasından nefret ederdim. Eve varınca dışardan yemek siparişi verdim. Yemeğimi bitirdikten sonra, kendime bir bira açtım. Biraz TV ve Laptop keyfi yaptıktan sonra, gece saat 23:00 gibi yatağıma yattım. Tam uyuyacağım sırada telefonuma Sinem’den bir mesaj geldi. “Bugün için özür dilerim. Kocamın arayacağından haberim yoktu, ama istiyorsan yarın yine mesaiye kalabiliriz? :) ” yazıyordu. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu, “Tamam o zaman, yarın affettir kendini bana! :) ” yazdım ve gönderdikten sonra telefonu bırakıp uyudum. Sabah şirkete yarım saat erken gitmiştim. Diğer bölümden arkadaşım Mert geldi yanıma. Mert’le 5 dakika kadar havadan sudan muhabbet ettik. Ama ben çok konuşmuyordum, dün gece yaşadıklarımı Mert’e anlatsam mı diye düşünüyordum. Sonunda anlatmaya karar verdim ve “Mert, hani sana bahsediyordum ya, Sinem bana asılıyor falan diye… Dün Sinem’i siktim!” dedim. Mert’in birden yüzü bembeyaz oldu, kekeleyerek, “Nasıl lan?” dedi. Ben de olanları en ince ayrıntısına kadar anlattım. Tam konuşmamız bittiğinde Sinem de geldi. Mert’i görünce biraz resmileşerek, “Günaydın demek için girmiştim. Rahatsız etmedim umarım?” dedi. Ben de, “Yok yok, ben de Mert’le sohbet ediyordum zaten, gel otur!” dedim ve Mert’in karşısındaki koltuğu gösterdim. Sinem o gün tam bir afet olmuştu, altında ayak bileklerinin biraz üstünde biten beyaz bir tayt, üstüne de kalçalarının bir bölümüne kapatan Siyah bir uzun elbise giymişti. Ayaklarındaki siyah topuklu ayakkabıları ile kalçaları iyice dik gözüküyordu. Yarım saat kadar sohbet ettik, sonrasında Mert izin isteyerek kalktı ve kendi bölümüne gitti. Sinem’e, “Kızım taş gibi olmuşsun!” dediğimde, gülümseyerek, “Teşekkür ederim! Bu gün de mesaiye kalacağız ya, onun için!” dedi. “Kızım kocan 2 gün üst üste mesaiye kalmandan şüphelenmesin?” dediğimde, “Yok ya, dün gece onu öyle bir mutlu ettim ki, şüphelenmez! Rahat ol!” dedi. Öğlene kadar Çin’e göndereceğim raporun son eklerini hallettikten sonra, Sinem’e, “Sana bir şey söyleyeceğim… Dün normalde raporu bitirmiştim. Seninle yalnız kalabilmek için öyle bir yalan uydurdum!” dediğimde, Sinem bir kahkaha patlattı ve “Manyaksın sen!” deyip bir daha güldü. Saat’e baktığımda 12:00 olmuştu. “Hadi yemeğe gidelim.” dedim ve ceketimi alarak çıktık. Şirketin yemekhanesi yerine dışarıda yemek yiyecektik. Benim arabama bindik ve onu lüks bir restoranta götürdüm. Yemekle beraber birer kadeh şarap içip şirkete geri döndük. Saat 15:00 gibi Gökhan bey geldi odama ve “Sinem’i çağır hemen!” dedi. Gidip, raporları inceleyen Sinem’i çağırdım. Gökhan beyi dinliyorduk. Bana bir şey demeden (Sinem’i çağır!) demesi bir an dün gece olanları gördüğünü veya duyduğunu düşündürdü, ama dün gece kapı kilitliydi, Mert te beni satıp anlatmazdı patrona, o yüzden başka bir şey söyleyecektir diye teselli ediyordum kendimi. Gökhan bey, “Engin, sen daha tecrübeli olduğun için ve alacağımız işin de büyük olmasından dolayı, seni Çin’e göndereceğim haftaya. Yanına Sinem hanımı alabilirsin, o da orada tecrübe kazanır. Sen yokken yerine Mert bakacak!” dedi. Ardından benim yanıma yaklaşarak, “Size güveniyorum!” dedi ve odamdan çıktı. Çin’e satacağımız maldan önce biraz numune gönderecektik, o numuneyi kontrol etmem için aşağıdan haber geldi. Sinem’i de yanıma alarak depoya indim. Depoda numuneleri tek tek kontrol etmeye başladık. Bu arada işçiler de Sinem’i baştan sona süzüyordu. Numuneleri kontrol ettikten sonra, “Tamamdır, gönderebilirsiniz!” dedim ve Sinem’le beraber yukarıya çıkmak için depodan ayrıldık. Asansöre bindiğimizde, “Adamlar seni nasıl süzüyordu, gördün mü?” dedim ve güldüm. Sinem de, “Fark ettim, fark ettim!” dedi ve gülümsedi. Bölümümüze geldiğimizde saat 17:00 olmuştu. Yarım saat kadar boş boş oturduk. Mesai bitiminden 10 dakika kadar sonra Sinem yanıma geldi ve gülümseyerek, “Mesaiye başlıyor muyuz?” dedi. “Hayır, gel benimle!” dedim ve beraberce şirketten çıktık. Sinem’e, “Arabana bin ve beni takip et!” dedim ve başka bir şey söylemeden arabama bindim. Yola çıktıktan sonra Sinem de biraz mesafe bırakıp beni takip ediyordu. Evime götürmek istemiyordum, apartmanda oturduğumdan dolayı laf olabilirdi. O yüzden Otel’e sürdüm arabayı. Arabaları park ettikten sonra Sinem’e, “Biraz bekle, sonra resepsiyona beni sor!” dedim. Resepsiyondan bir oda istedim. Odayı aldıktan sonra, “5 dakika sonra arkadaşım gelecek, onu da odama gönderir misiniz?” dedim ve asansöre binip odama çıktım. Sinem gelmeden önce oda servisini arayarak bir şişe şarapla iki kadeh istedim. Çok geçmeden odamın kapısı çalındı, oda servisi gelmişti. Şarabı ve kadehleri aldım ve teşekkür ederek kapıyı kapattım. Az sonra da Sinem geldi. Sinem içeri girince, “Sen çılgınsın!” dedi ve güldü. Hemen koltuğa oturttum ve ben de yanına oturup birer kadeh şarap koyup içmeye başladık. Şaraplarımız bitince Sinem’in dudaklarına yapıştım. Öpüşürken bir yandan bir elim göğsünü okşuyordu. Öpüşmemize yatakta devam etmek için onu kucakladım ve yatağa attıktan sonra dudaklarına tekrardan yapıştım. Kısa bir öpüşme faslından sonra boynunu öpmeye hatta yalamaya başladım. Elim de taytının üzerinden bacaklarını okşuyordu. Öpüşmeyi bırakıp üstündeki siyah elbiseyi çıkarttım. Sinem de topuklu ayakkabılarını çıkartmıştı. Altında südyen yoktu, hemen göğüslerine yapıştım. O da beni iyice göğüslerine bastırıyordu. Göğüs uçları ağzımın içinde hızla büyümeye başladı, yavaşça, “Ihh, ıhhh!” diye inliyordu Sinem. Göğüslerinin yalanmasından çok hoşlanıyordu, veya ben öyle sanıyordum. Elimi kalçalarının yan bölümlerine atarak okşuyordum. Sırt üstü yattığından kalçalarını tam olarak sıkamıyordum. Sikimi amına yaslamaya başladım. Altında tayt olduğundan dolayı amını hissedebiliyordum. Pantolonumun kemerini ve fermuarını çözdüm, göğüslerini bıraktım ve ayağa kalkıp pantolonumu çıkarttıktan sonra boxerımı ona bıraktım. Boxerımı çıkarttı ve yarrağımı emmeye başladı. Bir eliyle yarrağımı okşuyor, diğer eliyle de taytının içine elini atmış, amıyla oynuyordu. O gün daha bir istekli yalıyordu yarrağımı, her halde yaptığım sürprizden ve loş ortamdan etkilenmişti. Tabii ki şarabın da etkisi olduğunu düşünüyordum. Sikimi bırakmasını söyledim ve son birkaç kez daha yalayıp bıraktı. Ayağa kaldırdım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra arkasını döndürdüm. Kalçaları beyaz taytından harika gözüküyordu. Taytını çıkarttığımda içinde külot olmadığını da fark edince iyice azdım. Hemen taytını çıkarttım ve kenara attıktan sonra yatağa domalttım. Sinem’in amını yalamadan direkt sikimi içine soktum. Bir anda kökleyince Sinem çığlık attı. Sinem’i hızlı hızlı sikerken kalçalarını da sıkıyordum ve ara sıra tokatlar atıyordum. Süt beyazı kalçaları kızarmaya başlamıştı. Sinem de sert seksi seviyordu galiba, o yüzden bana hiç kızmıyor veya itiraz etmiyordu. Sinem’e, “Seni bu sefer öyle bir sikeceğim ki, eve gidince halin kalmayacak!” diyordum. O da, “Sik beni, o salak kocamın düzgün sikemediği amı sen sik!” diyordu. Bu laf biraz kafama takılsa da, o anki zevkten çok üstünde durmadım, büyük ihtimal aldığı zevkten dolayı öyle diyordu. Sinem kendini kasmaya başlamış ve inlemeleri de çoğalmıştı. Yarrağıma da sular geliyordu, Sinem orgazm olmuştu, ama halen aynı azgınlıkla devam ediyordu kendini siktirmeye. Biraz yorulmuştum ve içinden çıktım. Yatağa sırt üstü yattım ve sikimi yalamasını istedim. Sinem hırsla sikimi ağzına alarak yalamaya başladı. Ben de onu izlemeye başladım tabii ki. Bir sigara yaktım ve içmeye başladım. Sinem arada bir yarrağımı bırakıp, sigaramı ağzımdan alıyor ve bir kez çekip geri bana veriyor ve işine geri dönüyordu. Sigaram bitmişti. Sinem’i kucağıma aldım ve yarrağımı amına soktum. Sinem, yüzü bana dönük bir şekilde, ata biner gibi kucağımdaydı. Hemen zıplamaya başladı, yarrağımı köküne kadar ve hiç durmadan alıyordu. Ben de arada belinden tutarak onun zıplamasına destek oluyordum. Sinem kendini çok kaptırmıştı, ara sıra yarrağım amından çıkıyordu, ama hemen elini atıp yerine yerleştirip zıplamaya devam ediyordu. Sinem kendini geriye attı, ben de klitorisini okşuyordum, iyice zevke getiriyordum onu. Ve tekrardan orgazm oldu. Ben 25 dakikadır sikmeme rağmen yeni boşalıyordum. Sinem’in hemen amından çıktım ve biraz kendi göbeğime biraz da çıkmadan önce onun göbeğine geldi döllerim. Hemen üstümden kaldırdım ve banyoda göbeğime bulaşan dölleri temizledim. Geri geldiğimde Sinem yatağa yatmış sigara içiyordu. Yanına oturdum ve ilk başta unuttuğum işi yapmaya başladım. Sinem’in bacaklarını ikiye ayırdım ve amını yalamaya başladım. Sinem sigarasını içerken beni izliyor, ara sıra da başımı okşayarak sanki ödüllendiriyordu. Sinem’in amını 5 dakika kadar yaladıktan sonra belinden çekerek yatağa tam olarak sırt üstü yatırdım ve bacaklarını iyice yukarıya kaldırarak göt deliğini meydana çıkarttım. Göt deliğini yalamaya başladım ve elimle de klitorisini okşuyordum. Sinem’in iniltileri yine artmaya başladı. Sinem’in göt deliğine parmağımı sokmaya başladım. Yavaş yavaş hazırlıyordum onu, 5 dakika kadar parmakladıktan sonra göt deliği iyice açıldı. Sikimi göt deliğine sokup bastırmamla beraber yarısına kadar girdim. Sinem de girmemle beraber çığlık attı ve sonra, “Evet, evet daha sert!” demeye başladı. Hem acı çekip, hem de bu kadar istekli olması daha da zevke getirdi beni. Bu arada bağırmaması için dudaklarına yapıştım. Dudaklarımızı parçalarcasına öpüşüyorduk birbirimizle. Köküne kadar girmiştim Sinem’in götüne ve hızlı hızlı sikiyordum. Acayip zevk alıyordum o güzelim götünü sikmekten. 20 dakika kadar aynı pozisyonda sikiştik Sinem’le. Hem dudaklarını hem de göğüslerini öpe öpe morartmıştım. Artık boşalacaktım ve son bir köklememle beraber döllerimi götüne boşalttım. Havadaki bacaklarını bırakıp, götünden çıkmamla beraber, Sinem yatakta yayıldı kaldı. Ben de yanına attım kendimi ve biraz dinlendik. Sinem kalktı ve banyoya girdi. Birkaç dakika sonra ben de kalktım, banyoya girdim. Sinem duş alıyordu, hemen girdim duşa ve kalçalarını, sırtını köpükledim. Kalçaları kıpkırmızı olmuştu. Sinem yıkanıp çıktıktan sonra ben de bir duş aldım. Banyodan çıktığımda Sinem giyinmişti. Ben de hızlıca giyindim, beraberce çıktık odadan. Tabii ki Sinem benden önce çıktı otelden. Ben de resepsiyona odanın anahtarını teslim edip öyle çıktım. Otoparkta konuşmadık hiç, hemen arabalara bindik ve evlerimize gittik. Saat 19:00 gibi evdeydim, içeriye girdiğimde üzerimde tatlı bir yorgunluk vardı. Hemen televizyonun karşısına oturdum ve bir süre dinlendim. Karnım açtı, ama yemek hazırlamaya halim yoktu, dışarıdan sipariş vereyim diye düşünürken patronum Gökhan bey aradı, “Engin, bu akşam saat 8’de Sinem hanım, sen ve ben yemek yiyeceğiz. Hem de şu Çin’e gitme meselesini konuşacağız. Sinem hanımı aradım, sana da haber veriyorum. Mutlaka orada ol!” dedi ve telefonu kapattı. Sevinmiştim bu habere, saat 19:45 gibi evden çıktım. Her zaman gittiğimiz bir lüks balık restorantı vardı. Oradan yer ayırtmıştı bize. 10 dakika içinde restorantın önüne gelmiştim, arabamı Vale’ye verdim ve eline de biraz para sıkıştırıp içeriye girdim. Patronum Gökhan bey denize bakan bir masada oturmuştu. Yanına gittim ve selam vererek karşısındaki sandalyeye oturdum. Havadan sudan muhabbet ederken Sinem de geldi restoranta. Sinem özel olarak hazırlanmıştı, üzerinde açık kahverengi bol bir elbise, altında da diz kapağının hizasında beyaz bir etek vardı. İkimizle de tokalaşıp, benim yanımdaki sandalyeye oturdu. Gökhan bey garsonlardan birini çağırdı ve hepimizin sırayla siparişlerini aldıktan sonra, kırmızı şarap açmalarını söyledi. Balıklarımızı beklerken muhabbeti bırakıp yavaş yavaş iş konuşmaya başladık. Gökhan bey önce bana, “Engin sana sormuyorum zaten, şirketimizin tüm satışlarında sen bulundun. Özel bir işin de yoktur büyük ihtimal, o yüzden seni kesin Çin’e gideceklerin arasına yazıyorum!” dedi ve ben de kafamla onayladım. Gökhan bey, Sinem’e döndü ve “Sinem, sen evlisin, o yüzden gelmek istemeyebilirsin. İstemiyorsan Özgür’e söyleyebilirim, ama o izindeyken raporla sen ve Engin uğraştığından daha çok biliyorsun işi. Senin gitmeni isterim, ama gidemem diyorsan da Özgür’ü yazarım Engin’in yanına!” dedi. Sinem, “Yok yok Gökhan bey, benim eski çalıştığım şirkette de zaten oluyordu böyle geziler, oradan alışkınım. Engin beyle gidebilirim!” dedi. Gökhan bey işleri halletmenin memnuniyetiyle gülümseyerek, “O zaman tamam, Pazartesi günü işe gelmeyin. Pazartesi akşamı saat 20:00’de uçağınız kalkacak. Cuma akşamı aynı saatlerde de Türkiye’ye döneceksiniz!” dedi. İşle ilgili birkaç bilgi daha verdikten sonra artık işi bırakıp, tekrardan normal muhabbetimize dönmüştü. Saat 21:30’a kadar oturduk. Yemeklerimizi bitirdikten sonra birer kadeh şarap daha içip kalktık. Sinem tam restoranttan çıkarken, “Aaa, ben telefonumu unuttum. Siz gidin ben geliyorum!” dedi. Bu tabii ki bana bir mesajdı. Gökhan bey, “Tamam, görüşürüz o zaman!” dedi ve arabasına binip gitti. Ben restoran çıkışında Sinem’i bekliyordum. Bu arada bir sigara yaktım ve içmeye başladım. Sinem yanıma geldi ve “Eee, haftasonu bir planımız var mı?” dedi. Ben de, “Yok, sen nereyi istiyorsun?” dedim ve gülümsedim. Sinem, “Açık hava olsun bu sefer!” dediğinde, “Seni Pazar günü pikniğe götüreyim istersen?” dedim. Sinem gülümseyip, “Olur, görüşürüz!” dedi ve arabasına doğru gitmeye başladı. Ben de arabama bindim ve hızlıca evime döndüm. Yorgunluğun ve içkinin etkisi yüzünden yatağıma kendimi atar atmaz pijamalarımı giymeden sızıp kalmışım. Cumartesi gününü de evde geçirdim ve Pazar günü saat 09:00 gibi kalktım. Kahvaltımı yaptıktan sonra Sinem’i aradım ve “Saat 13:00 gibi sizin sokağın bir altındaki sokakta bekliyor olacağım!” dedim. “Tamam!” dedi. Liseli aşıklar gibi gizli gizli buluşuyorduk, gerçekten çok güzel oluyordu. Buluşmadan bir saat önce hazırlandım. Altıma diz kapaklarımın biraz altında biten şort ve üzerime tişört geçirip çıktım. Mangalı alıp arabanın bagajına koyduktan sonra sırayla alışverişimi yaptım ve saat 13:00’e yaklaşırken Sinem’lerin bir alt sokağına gelip arabayı park ettim. Bir sigara yaktım ve sigaramı içtikten sonra Sinem’i arayarak, “Ben geldim!” dedim. Sinem de, “Tamam Hülyacım, geliyorum hemen!” deyip telefonu kapattı. 10 dakika sonra altında gri bir eşofman, üstünde de kahverengi bir tişörtle Sinem’i gördüm. Sade giyimi bile onu taş gibi göstermişti, eşofmanının altından kalçaları harika gözüküyordu, yürüdükçe sağa sola sallanması insanı tahrik ediyordu. Hemen bildiğim bir ormanlık piknik alanına sürdüm arabayı. Pazar olduğundan etraf kalabalıktı. Biz rahat hareket etmek için, ormanın en arka bölümlerine gittik. Boş bulduğumuz masaya yavaş yavaş eşyaları koymaya başladık. Ben mangalı yaktım ve kıvamına gelince etleri atmaya başladım. 8 şişe bira almıştım yanıma. Yemeği hazırladıktan sonra servis ettim ve biralarımızla beraber güzel bir yemek yedik. Yemeğimiz bitince ben kalktım ve arabanın bagajını açtım. Sinem bana bakıyordu. İp çıkarttım ve ağaca salıncak kurdum. Bir de minder koyup, Sinem’i salıncağa bindirdim. Çocuk gibi eğleniyordu salıncağın üstünde. Onu sallarken belinden yavaş yavaş kalçalarına kadar gelmiştim. Saat 17:00 olmuştu, eşyaları tekrardan arabaya yerleştirdik. Sinem arabaya binerken benim beklediğimi görünce, “Binmiyor musun?” dedi. Ben de, “Yanıma gelsene!” dedim. Sinem arabanın kapısını kapattı ve ben de arabayı kilitledim. Sinem’in elinden tutarak, çalıların arasına götürdüm. Kimsenin bizi göremeyeceği bir yerde dudaklarına yapıştım. Dudaklarını öperken karnını ve göğüslerini de avuçluyordum. Sinem, “Dur yapma, biri görür!” demesine rağmen, kendisini de geriye çekemiyordu. Sinem’i öptükçe o da iyice rahatlamaya başladı. Ben de biraz tedirgindim, açık alan olduğundan her an birine yakalanabilirdik, ama bu yakalanma korkusu beni müthiş derecede tahrik ediyordu. Ben Sinem’i sikerken birisinin izlediğini ve bizi seyrederek 31 çekip boşaldığını düşünmek beni çok fena azdırıyordu. Bunu düşünürken iyice yarrağım kemik gibi olmuştu. Sinem’i ağaca dayamıştım ve ben de bacağına değdiriyordum yarrağımı. Sinem birden elini sikime attı ve “Buna ne oldu böyle ya?” dedi. Gerçekten okadar sertleşmişti ki, resmen patlamaya hazır bombaydı. Sinem’in boynuna bir öpücük kondurup, “Seni istiyor yavrum!” dedim. Sinem hemen eğildi ve şortumu bir hamlede indirdi, altıma Boxer giymemiştim ve sikim dimdik karşısındaydı. Sinem hemen sikimi eline alarak okşamaya başladı. Ben ağaca tutunmuş destek alırken, hafiften hırlıyordum. Bugün çok fena boşalacaktım, bunu hissediyordum. Sinem yarrağımı ağzına almadan önce hafif hafif diliyle yarrağımın başını dondurma yalar gibi yalamaya başladı. Yarrağımın en uç kısmına dili değdikçe elektrik çarpmış gibi vücudum titriyordu. Sinem’e, “Yalasana orospu, amacın beni kudurtmak mı?” dediğimde sinsice güldü. Yarrağımın ucundan zevk sıvıları yavaş yavaş akmaya başlamıştı. Sinem en sonunda yarrağımı köküne kadar ağzına aldı. Ben, “Oohhh, müthişsin!” dedim. Sinem bunu duyduktan sonra iyice hızlanmaya başladı, dudakları sikimde gezindikçe içim bir hoş oluyordu. Ben de bir elimle ağacı tutarken, boşta kalan elimle Sinem’in sırtını ve omuzlarını okşuyordum. Sinem’in hızlı hızlı yalamasına daha fazla dayanamayacaktım. “Geliyorum, fahişem!” dediğimde, Sinem biraz daha hızlandı ve ben de saniyeler içinde ağzına boşaldım. Boşalmam bitmiyordu resmen, boşaldıkça daha fazla geliyordu sanki. Yarım dakikaya yakın boşaldıktan sonra Sinem yarrağımı ağzından çıkarttı. Döllerimin bir kısmı ağzının kenarından süzülüp yere damlıyordu. Sinem eliyle ağzını temizledikten sonra, “Bu neydi ya, hayatımda böyle boşalma görmedim!” dedi. Ben de, “Ne yapayım, çok tahrik ettin beni!” dedim. Bir kadın övgü almayı seviyordu, Sinem bunu duyunca tekrardan hırslandı ve yarrağımı ağzına alıp emmeye başladı. Son birkaç kez sakso çektikten sonra ayağa kalktı. Arkasını, kendime doğru döndürdüm ve yüzünü ağaca doğru yapıştırdım. Sinem tam domalık olmasa bile hafif eğik pozisyonda duruyordu. Gri dar eşofmanından kalçalarını biraz izledikten sonra eşofmanını dizlerine kadar indirdim. Bu arada etrafı kesiyordum acaba bizi izleyen varmı diye, ama kimseyi görememiştim. Sinem’in altında kırmızı, küçücük bir külot vardı. Kalçalarının yarısından fazlası meydandaydı. Kalçalarına bir iki tokat attıktan sonra eğildim. Kalçalarının külotundan açıkta kalan kısımlarını öptükten sonra külotunu da indirdim. Kalçalarını ayırdım ve göt deliğine dil attım. Sinem hafifçe inlemeye başladı. Göt deliğinden amına indim ve amını yalamaya başladım. Sinem’in inlemeleri arttı, bir eli arkada başımı tutup amına bastırıyordu, diğer eliyle de dengesini korumak için ağaçtan destek alıyordu. Sinem’in amı sulandıkça sulanmaya başladı, harika bir koku geliyordu amından ve bu kokuyla beraber iyice sikim sertleşiyordu. 10 dakika sonra Sinem de benim gibi orgazm olmaya başladı. Amı iyice sulanmıştı, hemen kalktım ve boynuna öpücük kondurduktan sonra amına yarrağımı soktum ve git gel yapmaya başladım. Yavaş yavaş girip çıkıyordum ve bu arada üstündeki tişörtten omzuna ve boynuna öpücükler kondurarak, kulağına onu tahrik edecek sözler fısıldıyordum. 15 dakika kadar o pozisyonda siktim. Ağaçlık alanda olduğumuzdan çok fazla pozisyon deneyemiyorduk. Boşalacağım zaman içinden çıktım ve Sinem’i önümde çömeltip yüzüne boşaldım. Sinem yüzünü temizlemek için hızla arabaya koşarak mendil aldı. Ben de şortumu çektikten sonra arabaya yürüdüm. Arabaya geldiğimde Sinem yüzünü temizlemiş ve bir sigara yakmıştı. Ben de hemen bir sigara yaktım ve arabayı çalıştırdım. Güzel bir piknik geçirmiş, heyecanlı bir sikiş yaşamıştık, ikimiz de hafif yorgunduk. Sinem’i aldığım yerde bıraktım. Sinem bana teşekkür ederek arabadan indi ve hızla evine gitti, ben de evime doğru sürdüm. Arabadaki malzemeleri yukarıya çıkarttıktan sonra biraz temizlik yaptım ve televizyonun karşısına kuruldum. Televizyonu izlemiyor, piknikte yaşadıklarımızı düşünüyordum. Hafif hafif uyuklamaya da başlamıştım ki, telefon çaldı. Daha ayrılalı 1 saat olmamıştı, Sinem arıyordu. Acaba biri görecek telaşından hızlıca indiğinden birşeyini mi unuttu diye düşündüm ve telefonu açtım. Sinem’in ses tonu iyiydi, başka bir şey söyleyecekti her halde. Biraz havadan sudan muhabbet ettikten sonra, “Çin’e gideceğiz ya beraber…” dedi. “Evet?” dedim. “Nasıl, iş gezilerinde seks oluyor mu?” dedi. “Ben bayadır gidiyorum, ama hiç öyle birşeye rastlamadım!” dedim. Sinem de, “Benim önceki şirketimde gittiğimde hep oluyordu. Ne yani, sap gibi gidip dönecek miyiz?” dedi. Ben de, “Ama yanımda sen varsın, elbet bir şey olur!” dediğimde güldü ve “Çine giderken yanıma en seksi iç çamaşırlarımı alacağım!” dedi. Ben de, “Onlar senin üzerindeyken, ben de seni bir güzel sikeceğim!” dedim. Sinem kahkahayı patlattı telefonda. Sonra Sinem’in birden sesi değişti ve “Evet Hülyacım, bugün baya güzel geçti, bir ara tekrarlayalım!” dedi. Ben bozuntuya vermedim. Biraz sustuktan sonra, “Tamam canım, hadi öpüyorum!” dedi ve kapattı telefonu. Kocası da tam zamanında gelmişti. Sinem’i iş gezisinde siktiğimi düşünmem bile yarrağımı kazık gibi yapmıştı. Şuan bir kızı sikecek durumda olmadığımdan mecburen 31 çekerek kendimi rahatlattım. Piknikte karnımı doyurduğumdan akşam yemeği yeme gereği duymadan erkenden yattım. Sabah saat 09:00 gibi uyandım, kendime güzel bir kahvaltı hazırlayıp TV başında kahvaltımı yapmaya başladım. Saat 11:00 gibi bavulumu aldım ve yatak odama gittim. İçine birkaç pantolon, gömlek, kravat koydum. Bunlar iş içindi tabii ki, eğer iş dışında gezebilirsek diye şort falan da aldım yanıma. Birkaç iç çamaşırı da koyduktan sonra bavulum hazırdı. O gün hep evimde vakit geçirdim, iyice enerji depolamak istiyordum, çünkü iş gezileri gerçekten zor oluyordu. Sinem saat 17:00 gibi beni aradı, telefonu açtığımda, “Nasıl buluşacağız? Beraber gidelim mi havalimanına?” dedi. Ben de, “Olur, bana gelirsen beraber geçeriz taksiyle oraya. Hem park derdi de olmaz!” dedim ve Sinem kabul etti. Saat 19:00 gibi Sinem elinde bavuluyla kapımdaydı. Altında pembe bir etek, üstünde de aynı renkte güzel ve biraz açık elbise vardı. İçeriye aldım ve kapıyı kapatır kapatmaz dudaklarına yapıştım. Sinem’i deli gibi öpüyordum, ama beni iterek, “Geç kalacağız, hadi daha önümüzde güzel zamanlar var!” dedi. Ben hemen taksi durağını aradım, taksi gelene kadar evde Sinem’le yiyiştik. Taksi gelince aşağıya indik. Havalimanına gelmiştik, hemen kontrollerden geçip, işlemleri yaptırdıktan sonra uçağa bindik. Hava biraz kararmıştı, ama hala güneşin battığı yerde hafif aydınlık vardı. Sinem uçağın camdan tarafında oturuyordu ve ben de onun yanındaydım. Sinemle beraber güzel bir yolculuk geçiriyorduk. Saat 23:30 gibi Sinem başını omzuma yasladı ve uyumaya başladı. Bir süre sonra ben de uyuyakaldım. “İnişe geçiyoruz, lütfen kemerlerinizi bağlayın!” anonsu ile uyandım. Sinem de uyanmıştı. Hemen kemerlerimizi taktık ve sarsıntısız bir iniş yaptık. Bavullarımızı aldıktan sonra havalimanından çıktık, bizi almaya geleceklerdi. Takım elbiseli, 1.75 boylarında, güneş gözlüklü bir adam yanımıza yaklaştı. Elini uzatarak Türkçe olarak, “Hoşgeldiniz!” dedi. Biz de sırayla elini sıkarak, “Hoşbulduk!” dedik. İsminin Samet olduğunu ve bize tercümelerde yardımcı olacağını söyledi. Getirdikleri lüks, siyah arabaya bindik ve 10 dakikalık bir yoldan sonra lüks bir otelin önünde durduk. İçeriye girdik, Samet bize, “Siz şuraya oturun, ben hemen işlemleri hallediyorum!” dedi. Biz kenardaki mavi koltuklara oturduk. 2 otel görevlisi gelip hemen bavullarımızı aldı. Samet yanımıza gelerek, “İkiniz için farklı odalar açıyorum!” dediğinde, Sinem hemen araya girerek, “Yok, biz ikimiz aynı odada kalırız!” dedi. Samet deö “Tamam!” diyerek tekrardan resepsiyona gitti. Kısa bir süre daha birşeyler konuştuktan sonra, bana, “Oda hazır, çıkabiliriz!” dedi. Samet önde biz arkada asansöre gittik. Asansörle en üst kata çıktık, özel bir suit oda alınmıştı bize. Samet odayı açtıktan sonra bize bir kart verdi ve “Harcamalarınız şirketimiz tarafından ödenecektir. Keyfinize bakın, saat 12:00 gibi geleceğim ve şirket yetkilileriyle beraber öğle yemeği yiyeceğiz!” dedi ve gitti. Kapı kapanır, kapanmaz Sinem’i belinden tuttum ve kendime doğru çevirdim. Dudaklarına yapıştım, ayakta öpüşüyorduk. Sinem’in giyinişi çok hoşuma gitmişti o gün. Öpüşürken elimi kalçasına attım ve okşamaya başladım. Kalçalarını okşarkende yavaş yavaş yatağa doğru götürmeye başladım. Yatağa ittirdim ve üzerimi hızlıca çıkarttım. Sadece Boxer kalmıştı üzerimde. Sinem’in dudaklarından boynuna doğru inmeye başladım. Üzerindeki elbiseyi çıkarttım. Sinem’in pembe renkli bir südyeni vardı. Südyeni çıkartmadan sadece aşağıya indirdim ve göğüslerine yumuldum. Sinem inlerken, bir yandan eli arkada südyeni çözmeye çalışıyordu. Südyeni çözebilmişti ve bir hamlede kollarından çıkartıp kenara fırlattı. İki göğsünü de sırayla yalıyordum, Sinem ise inleyerek saçımı okşuyordu. Çok fazla vaktimiz yoktu, biraz yorgunduk ve uyumamız da gerekiyordu. O yüzden göğüslerinde fazla kalmadan, Boxerimi çıkartıp kenara attım ve yatağa yattım. Sinem yatakta dizlerinin üstüne çöküp eğildi ve yarrağımı yalamaya başladı. Benim yorgunluğum, zevkle birleşti ve iyice keyiflenmeye başladım. Bir hemen bitip uyumayı, bir de hiç bitmemesini istiyordum. Sinem yarrağımı hafif hafif dibine kadar yalıyordu. 5 dakika kadar Sinem’e yalattırdım yarrağımı. Sinem yarrağımı bıraktı ve altındaki eteği çıkarttı. Pembe bir tanga vardı altında, tangayı çıkartmadan hemen ipini kenara çekti ve kucağıma oturdu. Yarrağımı amına ayarladı ve hoplamaya başladı. Elleri de göğüslerimin üzerindeydi destek alıyordu. Sinem bir süre sonra kendini iyice kasıklarıma doğru çarptırmaya başladı. Bu arada inlemesine devam ediyordu, ben de sıcacık amına girdikçe daha fazla zevk alıyordum. Sinem bir süre sonra biraz yavaşladı ve kasıp bırakmaya başladı kendini. Amı da kasılıyordu ve yarrağımı sıkıyordu. Bir süre sonra Sinem inleyerek orgazm oldu ve üzerime yıkıldı. Göğüsleri, göğsüme değiyordu. Başı omzumun yanındaydı, saçlarının ve parfümünün kokusu beni iyice tahrik etmişti. Sinem’in zıplayacak hali kalmamıştı ve ben de belimi kaldıra kaldıra Sinem’in amına girmeye başladım. Boşalacağımı anladığım zamanda amından çıkarak kalçalarının arasına boşaldım. Sinem üzerimden kalktı, hemen banyoya girdi. Ben de arkasından gittim. Beraber güzel bir duş aldıktan sonra yatağa yattık. Yattığımız gibi uyumuştuk. Telefonun çalmasıyla uyandım. Telefona baktığımda Samet arıyordu, açtım telefonu ve “Engin bey, 5 dakika içinde otelin önüne geliyorum. Aşağıda bekleyeceğim sizi!” dedi. “Tamam, geliyoruz!” dedim ve telefonu kapattım. Sinem’e baktığımda çırılçıplak yatmıştı. Boynunu öpe öpe uyandırdım Sinem’i. Keyfi yerine gelmişti, gülerek uyandı. Sinem’e Samet’in geldiğini haber verdim. Bavulu yeni açıyorduk daha. Sinem hemen eline ilk gelen tek parça yeşil elbiseyi giydi. Taş gibi olmuştu, elbisenin derin dekoltesi vardı, göğüslerinin üstü tamamen açıktaydı. Elbisenin etek kısmı dizinin biraz üzerinde bitiyordu. İçine külot giymemişti. Elbisenin tasarımından dolayı südyen giymek zaten çok kötü gösteriyordu. Aynanın karşısına geçti ve makyaj yapmaya başladı, sonrasında saçını da kendince şekillendirdi. Altına da açık renk bir topuklu ayakkabı giydi. Ben de bu arada takım elbisemi giymiştim. Sinem’e, “Hazırsan çıkalım?” dediğimde, “Tamam, geliyorum!” dedi. Çantasını alarak çıktık odadan. Aşağıya indiğimizde Samet arabayla bizi bekliyordu, gözlerini birkaç saniye Sinem’in üzerinden alamamıştı. Beraberce arabaya bindik ve öğle yemeği yiyeceğimiz restoranta gittik. Araba bir otoparka girdi, park ettikten sonra indik. Samet hemen bize bugünkü programımızı anlattı. Tercümanlık dışında bize rehberlik te yapıyor, o günkü programımızı hatırlatıyordu. Önden giderken ara sıra başını bize doğru çevirerek konuşuyordu, “Bugün saat 12:00’den 13:00’a kadar öğle yemeği yiyeceğiz. Sonrasında ben sizi tekrardan otele bırakacağım. Akşam saat 18:00’a kadar istediğiniz gibi eğlenebilirsiniz. Şehri gezmek isterseniz size birkaç rehber ayarlayabilirim. Saat 18:00’de sizi tekrardan otelden alacağım ve şirkete götüreceğim. Orada bir toplantı yapacağız, akşam saat 21:00 gibi tekrardan otele bırakacağım.” dedi. Bunları anlatırken restorantın giriş kapısına geldik, içeriye girdik. Garsonlar etrafımızda pervane gibi dönüyorlardı. Masaya geçtiğimizde, biri şirketin patronu olan, diğeri de bizim sürekli görüştüğümüz Satın Alma Müdürü ve yanındaki de alacakları malın kontrolünü yapan kişiydi. Karşılarındaki sandalyelere oturduk, Samet de yanımıza oturdu ve tercüme yapmaya başladı. İngilizce’yi karşı taraftan sadece Satın Alma Müdürü bildiğinden dolayı Çince konuşmak durumundaydılar. Biz de Türkçe tercüman ile onların dediklerini anlıyor ve karşı cevap veriyorduk. İşle ilgili çok konuşmadık, 1 saatlik sürede güzel bir yemek yemiştik. Satın Alma Müdürü İngilizdi, yani masada şirketten Çin’li olmayan tek o vardı. Yemeği yedikten sonra kalktık, dışarıya çıktıktan sonra karşı şirketteki kişilerle tokalaştık ve tekrardan otoparka gitmeye başladık. Samet biraz önden giderek arabayı hazırlayacaktı. Sinem’le yan yana yürürken satın alma müdürü geldi yanımıza. Elini uzattı ve isminin Jack olduğunu söyledi, kendini biraz tanıttı. 32 yaşındaymış, gerçekten yaşından çok genç gösteriyordu. Jack’ı anlatmam gerekirse 1.80 boylarında, iri yapılı, esmer biriydi. Vücut geliştirme yaptığını düşünüyordum, çünkü omuzları çok genişti, aynı şekilde kolları da kaslıydı. Jack arabaya kadar bize eşlik etti ve bu arada iyice kaynaşmıştık. Arabanın önüne geldiğimizde Sinem onu otele davet etti. Jack ise, biraz sonra işi olduğunu, ama müsaitsek akşam toplantıdan sonra gelebileceğini söyledi. Biz de onayladık. Jack bize iyi günler dileyerek arkadaşlarının ve patronunun yanına gitti. Biz de otele doğru hareket ettik. Arabada biraz dinlendik, halen uykumuz vardı. Otel’in önünde durduk ve hemen asansöre binerek odamıza çıktık. İçeriye girdik ve üstümüzdekileri çıkartıp yatağa yattık. Bir süre dinlendikten sonra Sinem’e, “Jack’ı niye otele davet ettin?” dedim. Sinem, “Bilmiyorum, yanımıza kadar gelince nezaketen davet ettim!” dediğinde, gülümsedim. Sinem’e doğru yan döndüm, göğüsleri karşımdaydı. Yanağına bir öpücük kondurup, “Hayır hayır, sen bu adamı başka bir sebepten davet ettin, saklama benden!” dedim. Sinem dayanamadı ve “Hoş çocuk ya, onun için davet ettim!” dedi. Gülümsedim ve “Akşam o zaman güzel geçecek gibi!” deyip, dudaklarına öpücük kondurdum. Öpücükten sonra Sinem’in yanından kalktım ve bir sigara yaktım kendime. TV’yi açtım, canım sıkılıyordu. Saat 14:00 gibi, “Sinem, havuza inelim mi?” dedim. “Olur, ama bikini yok yanımda!” dedi. Sinem’e, “Hemen giyin hadi!” dedim ve bir şey sormamasını söyledim. Sinem de dediğime uyarak hemen üstüne yemekte giydiği yeşil elbiseyi giydi. Bende kısa bir şort ve tişört giydim. Odamızdan çıktık, asansöre doğru giderken Samet’i aradım ve “Samet, yazlık eşyalar satan bir mağaza var mı buralarda?” dedim. Samet bana olduğunu söyledi, otelin çok yakınındaymış. Yolu tarif etti ve ben de teşekkür edip kapattım. Sinem’le sokakta el ele, sevgili gibi yürümeye başladık. Yollar çok temiz ve düzenliydi. Harika bir ülkeydi Çin. Samet’in dediği yeri bulduk ve içeriye girdik. Sinem hemen bikinelere bakmaya başladı. Ben de mayo şort bakıyordum kendime. Bedenime göre bir tanesini buldum. Sinem’e döndüğümde, halen bikini beğeniyordu. Sinem’in yanına gidip, dar bir bikini almasını söylediğimde gülümsedi. Mor ve beyaz iki tane bikini takımı aldı. Parasını ödeyip çıktık, Sinem çok beğenmişti bikinilerini. Beyaz bikini özellikle küçücüktü, Sinem’in kalçalarını harika gösterecekti. Hemen otele geldik ve odamıza çıktık. Üzerimizi değiştirdik, Sinem bikinileri giydikten sonra boy aynasında kendine bakarak, “Ya bu çok açık, kalçalarımın yarısı dışarıda!” dedi. Arkadan sarıldım ve boynunu öperek, “Burası Türkiye değil, Çin! Ne olacak ki?” dedim. Dönüp gülümsedi. Dudağıma öpücük kondurup “Evet haklısın, hadi çıkalım!” dedi ve çıktık. Havuza geldiğimizde etrafın sakin olduğunu gördük, büyük bir otel olduğundan bir sürü havuz vardı. O yüzden genelde havuzlar sakin oluyordu. Biz gittiğimizde 4 çift vardı etrafta. Çiftlerin karılarını kesmeye başladım, ama fiziği harika bir hatun yoktu. Sinem’in fiziği ve güzelliği gerçekten çok göze batmıştı. Etraftaki adamlar birkaç saniyeliğine Sinem’e baktılar, ama Türkiye’deki adamların yaptığı gibi rahatsız edecek şekilde değildi. Ufak ve kaçamak bakışlardı. Sinem hemen havuza girdi, ben ise güneş kremimi sürerek şezlongta güneşlenmeye başladım. Güneş rahatsız edecek derecede yakmıyordu, güneş gözlüğümü de takmıştım bu arada, etraftakileri kesiyordum. Havuzun girişinde bir çift belirdi. Gözlerimi onlardan alamadım, güneş gözlüğü olduğundan rahatça izleyebiliyordum. Kız 1.80 boylarında, beyaz tenli ve sarı uzun saçlı bir afetti. Göğüsleri çok büyük değildi, kalçaları da öyle, ama güzellik olarak mükemmeldi. Yanındaki oğlan da 1.90 boylarındaydı. O da beyaz tenli ve sarışındı. Rus olduklarını tahmin etmek zor değildi. Benim olduğum yere doğru yürümeye başladılar, içimden buraya otursunlar diye ümit ediyordum ki, tam yanımdaki şezlonga çantalarını bıraktılar. Oğlan bana, “Hi!” diyerek selam verdi ve yanımdaki şezlonga oturdu. Ben de ona selam verdim. Kız arkadaşı üstündeki tişörtü ve altındaki mini eteği çıkarttıktan sonra havuza atladı. Havuzda Sinem ve biraz önce giren kızdan başka kimse yoktu. Oğlan isminin Markov olduğunu söyledi. Ben de, “Engin!” dedim. Türk olduğumu anlamıştı. Biz tanışırken, bizim hatunlar da havuzda birbirleriyle tanışmıştı. Sinem bir süre sonra havuzdan çıktı ve yanımıza geldi, ıslak vücudu harika gözüküyordu. Markov bir süre Sinem’den gözünü alamadı. Ben hemen Sinem’le, Markov’u tanıştırdım. Biz havuzdan sıkılmıştık, Sinem saat 16:00 gibi, “Kalkalım!” dedi Türkçe olarak. Ben de, “Tamam!” dedim ve kalktık. Eşyalarımızı toplarken, onlara oda numaramızı verdik ve eğer konuşmak isterlerse beklediğimizi söyleyip, odamıza çıktık. Sinem’le beraber duşa girdik ve duşumuzu aldıktan sonra yatağa geçtik. Saat 18:00’a kadar vakit geçirdik. Samet beni arayarak, “Geliyorum, hazırlanıp inersiniz!” dedi. “Tamam!” dedim. Sinem o gün ne giyeceğini özel olarak hazırlamıştı. Altına siyah dar bir etek giydi, diz kapağının biraz üzerindeydi. O kadar sıkıydı ki, kalçalarının yanakları tamamen belli oluyordu. İçinde ise pembe küçük bir tanga vardı. Üstüne de yeşil bir gömlek giyip, gömleğin alt kısımını eteğin içine soktu. Topuklu siyah bir ayakkabı giydikten sonra makyaj yapmaya başladı. Ben ise klasik takım elbiseyle gidecektim. Sinem makyajını bitirdi, küçük siyah bir el çantası da alarak çıktık. Benim de yanımda Laptopum vardı. Satacağımız mal ile ilgili son bir Slayt izletecektim onlara, ardından olumlu yanıt alırsak sözleşme imzalanacaktı. Aşağıya indiğimizde Samet bizi karşıladı. Arabaya bindik, şirket 30 dakika uzaklıkta bir yerdeydi, şehir merkezinin biraz kenarında kalıyordu. Güzel bir yolculuktan sonra şirkete geldik, saat 18:30 gibi toplantıya başladık. Ben hemen Slayt’ı anlatmaya başladım. Bu arada Jack ile Sinem sürekli birbirlerine bakıyorlar, arada sırada konuşuyorlardı. Akşam olacakları düşünmemden dolayı tam kendimi verememiştim Slayt’a, ama yine eksiksiz bir sunum yapmıştım. Şirket yetkilileri aralarında birşeyler konuştuktan sonra Samet’e birşeyler söylediler. Samet te bana, “Biraz dışarıda özel görüşeceklermiş. Sonra da kararı size bildirecekler!” dedi. “Tamam!” dedim. Dışarıya çıktılar ve 10 dakika sonra gelerek Samet’e birşeyler söylediler. Samet te bana gülerek, “Tamamdır abi, anlaşmayı kabul ediyorlar!” dedi. Hemen sözleşmeyi imzaladık. Sözleşmeden sonra birkaç ayrıntıyı konuştuktan sonra, bize yarın saat 20:00’da kutlama yemeği yiyeceğimizi söylediler. Biz şirketten çıktık, Jack de arkamızdan geliyordu. Arabaya hep beraber bindik, otele geldik ve üçümüz inip odamıza çıktık. Odaya girince Jack hemen koltuğa oturdu, Sinem de onun yanına oturdu. Ben oda servisini arayarak bir şişe şarap ve 3 kadeh istedim. Siparişim hemen geldi, alarak teşekkür edip kapıyı kapattım. Üçümüze de şarap koyduktan sonra muhabbet etmeye başladık. Şaraplarımız bitince, Sinem, Jack’in boynuna sarıldı ve “Bugün kutlamayı sadece şarap içerek yapmayacağız değil mi?” dedi. Jack gülümseyerek Sinem’in dudaklarına yapıştı, Sinem ve Jack delice öpüşüyorlardı. Jack bir elini Sinem’in büyük göğüslerine attı ve okşamaya başladı. Ben de kenardan onları izliyordum. Sinem ayağa kalktı ve Jack’in kravatından tutup kaldırdı ve benim biraz yanıma doğru Jack’i sırt üstü attı. O an onlara katılmak yerine, izlemek daha heyecanlı geliyordu. Sinem önce Jack’in kravatını çıkarttı, ardından da gömlek düğmelerini teker teker açıp, gömleğini çıkarttı. Sonra da Jack’in vücudunu öpmeye başladı. Tahmin ettiğim gibi kaslı bir vücudu vardı, karın kaslarını da öptükten sonra pantolonuna geldi. Pantolonunu hızlıca çıkarttıktan sonra, altındaki Boxeri de çıkarttı. Yarrağı 19-20 cm kadar ve kalındı Jack’in. Sinem yatakta domalarak Jack’in yarrağını yalamaya başladı. Jack’ten zevk iniltileri de gelmeye başladı. Ben Sinem’in arkasına geçtim, domaldığından dolayı kalçaları tamamen meydandaydı. Altındaki siyah eteği çekerek çıkarttım, pembe tangasının ipini kenara çektim. Amı sulanmıştı Sinem’in, elimi attığımda suları parmaklarıma gelmişti. Biraz amını okşadıktan sonra elimi çektim ve amını yalamaya başladım. Sinem de zevk iniltileri çıkartıyordu Jack’in sikini yalarken. Ben Sinem’i ve Jack’i iyice azdırmak için ara sıra Sinem’in kalçalarına tokatlar atıyordum. Çıkan ses Jack’i iyice tahrik etmiş olmalı ki, iniltileri artmaya başladı. Jack, Sinem’i tuttu ve yatağa sırt üstü yatırdı. Bacaklarını iki yana açarak tangasını çıkarttı ve amına bakıp, “Ohh my God! Super!” dedikten sonra Sinem’in amına yumuldu. Ben üstümdekileri hızla çıkartıp çırılçıplak kaldım. Yarrağım patlamaya hazır volkan gibiydi. Sinem’in önüne geldim ve dizlerimin üstünde yatağa çıktım. Sinem yarrağımı hemen ağzına aldı. Müthiş saksosuyla beni hızlıca boşaltacak gibiydi. Jack’in bir yandan amını yalamasıyla gözleri kayıyordu ara sıra. Ben de üstündeki yeşil gömleğin düğmelerini teker teker açtım. Sinem yattığından dolayı çıkartmadım gömleği, südyeninin göğüslerini kapatan kısımlarını indirdim aşağıya ve göğüslerini okşamaya başladım. Jack ayağa kalktı ve Sinem’in iki bacağını da omuzlarına aldıktan sonra yarrağını Sinem’in amına soktu ve git gel yapmaya başladı. Sinem ara sıra yarrağımı bırakarak bağırıyordu ve sonra tekrardan yarrağımı ağzına alıyordu. Jack iyice hızlanmaya başladı, Sinem’in de göğüsleri sallanıyordu. Jack Sinem’i 10 dakikaya yakın siktikten sonra bıraktı. Jack yatağın kenarına, Sinem’in yanına yattı. Ben de Sinem’in önüne geçtim, Jack’in girdiği yerde baya boşluk oluşmuştu. Sinem’in amına bende girmeye başladım, ama girdiğim yer am değil sanki hava boşluğuydu. Sinem, Jack ile öpüşmeye devam ederken, bir yandan da inliyordu. 10 dakika kadar siktikten sonra boşalacağımı anladım ve amından çıkarak Sinem’in karnına boşaldım. Sinem’in diğer yanına da ben yattım. Dinleniyorduk. Bir süre sonra yine ‘Şlop, şlop!’ sesleri gelmeye başladı. Jack yatakta sırt üstü yatmış, Sinem de üzerine çıkmış yarrağının üzerinde zıplıyordu. Hemen Sinem’i tost yapma fikri geldi aklıma ve kalktım Sinem’in arkasına geçtim. Sinem’in kalçalarını ayırdım ve göt deliğine dilimi değdirdim. Sinem aldığı zevkten bir anda titremeye başladı. Göt deliğini yalamaya başladıkça Sinem’in iniltileri iyice artıyordu. 10 dakika kadar yaladım, Sinem’in göt deliği iyice açılmıştı. Parmaklarımla da genişlettikten sonra ayağa kalktım. Sinem’in götüne yarrağımı dayadım ve sokmamla beraber çığlık atması bir olmuştu. Köküne kadar almıştı yarrağımı içine, ama çok fazla bağırmıştı. Jack hemen Sinem’i kendine çekerek dudaklarına yapıştı. Sinem öne doğru eğildiğinden iyice kalçaları meydana çıkmıştı. Kalçalarını tokatlarken hızlıca göt deliğine girip çıkıyordum. 15 dakika kadar hızlı hızlı siktim Sinem’i götünden, Jack’le fazla ilgilenip benimle ilgilenmemesi canımı sıkmıştı. Götünün içine boşaldım ve hemen banyoya girdim. Hızlıca yıkandım ve çıktım. Çıktığımda Jack, Sinem’i sırt üstü yatırmış, götünden sikiyordu. Sinem zevkten kıvranırken beni görecek hali yoktu. Hemen üzerime bir şort ve tişört giyip, odadan çıktım. Otel bahçesine indim. Bir şişe bira aldım ve bir de sigara yaktım. Jack’in işini bitirip odadan çıkmasını bekliyordum bahçede. Jack bir 20 dakika sonra yanıma geldi, yüzünde yavşakça bir gülümseme vardı. Omzuma dokunarak, “Sinem müthişti!” deyip, bir sigara yaktı kendine. Beraber içmeye başladık, sigarasını bitirince, “Görüşürüz!” diyerek yanımdan ayrıldı. Ben de odaya çıkmak için asansöre gittim, odanın giriş kartı bende olduğundan Sinem’i toparlanmadan yakalayabilecektim. Odamın kapısına geldiğimde içimde değişik bir heyecan oldu, nedenini bende anlayamamıştım. Kapıyı açtım ve içeriye girdim. Yatağa doğru baktığımda Sinem’in çırılçıplak yatakta yattığını gördüm. Çok seksi gözüküyordu o an, beni görünce kafasını kaldırdı ve bana baktı. Bir süre ikimiz de konuşmadan bakıştık. Saçı başı dağılmış, makyajı hafiften akmıştı, vücudundaki kızarıklık ve döl izleri de tecavüz edilip kenara atılmış ucuz bir orospu gibi gösteriyordu Sinem’i. Sinem sonunda sessizliği bozarak, “Neden haber vermeden çıktın?” dedi. Ben de, “Jack ile o kadar güzel sikişiyordunuz ki, bozmak istemedim!” dediğimde, “Saçmalama, kıskanıyorsun sen beni?” dedi. Yüzümde halen soğuk bir ifade vardı ona karşı. Geçtim hemen yatağın karşısındaki koltuğa ve yarısı bitmiş şarap şişesini aldım, kenardaki kadehi aldıktan sonra şarabı tam kadehe dolduracakken kadehi tekrardan bıraktım ve şişeyi kafama diktim. Sinem beni izliyordu, bir süre sonra tekrardan konuşmaya başladı ve “Neden böyle yapıyorsun? Yanlış bir şey mi yaptım sana karşı? Söylesene!” dedi. Ama ben, “Yok, yanlış bir şey yapmadın. Sadece Jack’e benden fazla ilgi göstermen beni üzdü!” dediğimde kalktı ve yanıma geldi. Kucağıma oturup ellerini boynuma atarak, dudağıma bir öpücük kondurup, “Jack ile sadece burada olduğum için sikiştim. Sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun!” dedi. Biraz kendime getirmişti bu söz beni. Sinem’in çıplak kalçaları bacağıma değince tahrik olmuştum, fakat canım sikişmek istemiyordu. Sinem’i dudağından öptüm ve şarap şişesini kenara bırakarak, “Yatmak istiyorum, gerçekten çok yoruldum!” dedim ve tekrardan dudağından öptüm. Sinem bana bakarak, “Peki!” dedi sadece. Ben yatağa yattığım gibi uyumuşum. Saat 08:30 gibi uyandım. Yanıma baktığımda Sinem’i gördüm, halen uyuyordu. Külot ve südyen ile yatmıştı sadece. Ayağa kalktım ve üzerime birşeyler giydikten sonra Sinem’i uyandırdım. Sinem kalkınca, gülümseyerek, “Günaydın aşkım!” dedi. Ben de “Günaydın aşkım, hadi kalk kahvaltıya inelim!” dediğimde, “Tamam, giyineyim hemen çıkalım!” dedi. Sinem dolabından kalçalarında biten kısa bir beyaz etek ve mavi body alarak giydi. Çıkmak üzereyken Sinem’in telefonu çaldı, telefonunu açıp konuşmaya başladığında, kocası olduğunu anladım. Kocası biraz sitem ediyor gibiydi ona. Sinem, “Aşkım dün gece sözleşmeyi imzalatmak için uğraştık, ondan duymamışımdır!” dedi. Halbuki Jack’in altında bağıra bağıra sikiliyordu o saatlerde. Kocasıyla bir süre konuştu, yumuşatmıştı onu. Sinem kapatmadan önce, “Tamam tamam, evet imzaladılar sözleşmeyi. Cuma geleceğim, görüşürüz!” dedi. Telefonu kapattıktan sonra yatağa atarak, “Şimdi yine rahatsız etmesin!” dedi. Beraberce odadan çıktık, kahvaltının yapıldığı salona geldik. Açık büfe olduğundan herkes istediğinden istediği kadar alabiliyordu. Sinem’le tabaklarımızı hazırladıktan sonra boş bir masaya geçtik. Konuşmuyorduk. Sinem bir süre sonra, “Dün gece çok kötüydün bana karşı. Soğuk davranıyordun!” dediğinde, “Jack piçine benden fazla değer vermen beni kırdı, o yüzden!” dedim. Sinem gülümseyerek elimi tuttu ve “Asla öyle bir şey olmaz. Sana kocamdan bile fazla değer veriyorum!” dedi. Bu beni, numara yaptığına iyice inandırmıştı. Kahvaltımızı bitirdikten sonra tekrardan odamıza çıktık. Saat 11’e kadar odamızda takıldık, planlar yaparken kapımız çalındı. Ben kalkıp kapıyı açtığımda, Markov ile sevgilisi Katya karşımdaydı. Gülümseyerek selam verdiler ve “Girebilir miyiz?” diye sordular. Ben hemen içeriye aldım onları. Sinem sabah giydikleriyle yatakta uzanmış, sigara içerek TV’ye bakıyordu. Markov ve Katya’yı görünce biraz toparlanarak, “Hoş geldiniz!” dedi. Markov ile Katya karşı koltuğa oturdular. Katya’nın altında beyaz bir tayt, üzerinde ise yeşil bir tişört vardı, sütyen takmadığını tahmin ediyordum. Ne içeceklerini sorup öğrendikten sonra, oda sevisinden bir şişe Viski ve 4 bardak istedim. Sipariş gelince kapıdan aldım. Kadehlere doldurup servis ettim hepimize. İngilizce muhabbet ederken bir yandan da içkilerimizi yudumluyorduk. İkisi de İngilizceyi ‘eh işte şöyle böyle’ konuşuyordu. İçkilerimizi bitirdikten sonra Katya tuvaleti kullanmak istediğini söyledi ve bana elini uzatıp, “Banyoya kadar eşlik edermisin?” dedi. Ben de “Tabii!” diyerek elini tutup kalktım. Banyonun kapısını açtığımda, Katya, “Gitme bekle, işim çok sürmez!” diyerek, taytını ve kırmızı külodunu indirip klozete oturdu, gözlerime baka baka işedi. Amını tuvalet kağıdıyla silip kuruladıktan sonra, külodunu ve taytını çekip yanıma geldi ve dudaklarıma yapıştı… Banyoda biraz öpüştükten sonra, öpüşe öpüşe beni odaya kadar götürdü. Sinem ve Markov bize bakıyorlardı. Markov da hemen yerinden kalktı ve Sinem’in yanına gitti. Ben ise Katya’yı hemen kucakladım ve yatağa yatırdım. Göğüslerini okşuyordum, Sinem’in göğüslerinin yanında çok küçük kalıyorlardı, ama onu da böyle çekici kılıyordu bu fiziği. Dudaklarını bıraktım ve üzerindeki tişörtü çıkarttım. Tişört altında tahmin ettiğim gibi südyen yoktu, çıplak göğüsleri karşımdaydı. Hemen elimi atarak okşamaya başladım. Bu arada boynunu öpüyordum, ara sıra kulak memesini de emiyordum. Göğüslerini bir süre okşadıktan sonra bıraktım ve yalama vaktiydi artık. Göğüslerini ağzıma aldım ve birden inlemeye başladı. Göğüslerini hızla yalarken, Markov ve Sinem’in ne yaptığı aklıma geldi. Kafamı kaldırdığımda Markov sikini Sinem’in ağzına vermişti bile. Sinem’in yalayışı Markov’un aklını almış gibiydi. Markov’un 16-17 cm kadar bembeyaz, ince, tüysüz bir siki vardı. Açıkcası o sikle Katya’yı nasıl doyuruyor diye düşünüyordum. Göğüslerinde fazla kalmak istemiyordum, çünkü küçük göğüs pek ilgimi çekmiyordu. Hemen elimi taytından kalçalarına attım. Okşamamla sikim iyice kalktı. Ayağa kalktım ve üstümdeki herşeyi çıkarttım. Yarrağım kazık gibiydi, hemen ağzına verdim. Sarı saçlarını toparlayarak kendime doğru çekiyordum. Saksosu biraz acemiceydi, ama yine de idare ediyordu. Markov pek işten anlamıyor gibiydi, Sinem’in zevkini düşünmeden hemen amını sikmeye başlamıştı bile. Sinem biraz keyifsiz gibiydi. Katya’nın ağzından yarrağımı çektim ve Katya’yı Sinem ile öpüştürmek istedim. Sinem ilkbaşta şaşırdı bu isteğime, ama Katya çekinmeden Sinem’in dudaklarına yapışınca, Sinem de karşılık verdi ve öpüşmeye başladılar. Bu arada ben de Katya’nın altındaki taytı çıkarttım. Kırmızı külotunu da çıkartınca amıyla karşı karşıya kaldım. Küçücük bir amı vardı, bembeyaz bacaklarının arasında kızarmış bir şekilde duruyordu, biraz da sulanmıştı. Yalamadan önce iki parmağımı birden amına sokunca, Katya Sinem’le öpüşmeyi bırakıp biraz bağırdı. Fakat sonradan alıştı. İki parmağım amındayken, bir elimde klitorisindeydi. Katya fazla dayanamadı ve orgazm olmaya başladı, elim hafiften ıslanmıştı. Parmaklarımı amından hafifçe çekmemle beraber kendisini kasmayı bıraktı. Biraz bekledikten sonra amını yalamaya başladım. Şimdi Katya ve Sinem birbirlerini yiyecek gibi öpüşüyorlardı. Markov ise boşalacağı zaman Sinem’in içinden çıkmış ve Sinem’in karnına boşalmıştı. Markov kenara geçerek kendisine bir kadeh Viski doldurdu ve bir sigara yakarak bizi izlemeye başladı. Ben işimi ağırdan alıyordum, yaladıkça daha da uzatıyordum yalamayı. Tabii ki bu arada Katya üstüste orgazm oluyordu. En sonunda ben de dayanamadım ve ayağa kalktım. Kızın orgazm olmaktan sırılsıklam olan amına sikimi sokmamla beraber girmem bir oldu. Katya Sinem’in göğüslerini ağzına almış yalıyordu. Hızlı hızlı amına girip çıkmaya başladım. Yaklaşık 40 dakika geçmişti biz sevişmeye başlayalı ve ben daha boşalamamıştım. İçine girdikçe daracık amı bana daha fazla keyif veriyordu. Bir yandan da süt beyazı bacaklarını okşuyordum. Sonunda dayanamadım ve içinden çıkarak, ben de Markov gibi göbeğine patladım. Sonra Markov’un yanına gittim. Markov bana da bir Viski koydu ve uzattıktan sonra birde sigara yakıp verdi. Sinem ve Katya halen birbirlerini öpüyorlardı. Yatakta harika bir görüntü oluşmuştu. 5 dakika kadar dinlendikten sonra Markov’la beraber ayağa kalktık. Bu sefer ben Sinem’e, Markov da kendi sevgilisine yöneldi. Sinem’in dudaklarına yapıştım. Markov, Sinem’in ateşini tam alamamıştı belliydi. Sinem sekse aç bir şekilde dudaklarıma yumuldu. Sinem’i öperken, bir elim de kalçalarındaydı. Markov yine Katya’yı öpmeden, yalamadan amına sokmuştu. Ben Sinem’i öpmeyi bıraktım, sırtüstü yatırdım ve bacaklarını açarak amını yalamaya başladım. Sinem’in iniltileri odayı kaplamıştı. Sinem’in amını 5 dakika kadar yaladıktan sonra onu tost yapma fikri geldi aklıma. Markov’u tuttum ve Katya’nın önünden çekerek yatağa sırtüstü ittirdim. Sinem’i tutarak Markov’un kucağına oturttum. Markov sikini Sinem’in amına soktu. Ben de sikimi tükürüklemeden direkt Sinem’in götüne sokmaya çalıştım. Biraz acı çekmesini istiyordum. Sinem’in götüne yarısına kadar sokmuştum. Bu arada Katya’nın da amıyla oynuyordum boştaki elimle. Sinem iki yarrağı yemekten dolayı gayet mutlu şekilde inliyor, ara sırada çığlıklar atıyordu. Sinem’in götüne artık iyice sert sert yüklenmeye başlamıştım. Bitmek bilmez bir tutku vardı Sinem’in içinde, daha fazlasını ister gibi kendisini çarptırmaya çalışıyordu bana doğru. Markov bir süre sonra hırıltılar çıkartmaya başladı. Sinem’i üzerinden kaldırdı ve altından çıktı. Ben de Sinem’i domaltıp götünü sikmeye devam ettim. Markov Katya’nın göğüslerine boşaldıktan sonra yanına yattı. Yorulmuştu, ama gerçekten hiç bir şey yapmamıştı. Sinem’in götünü 15 dakikadır sikiyordum ve Sinem de kendi amını okşuyordu. Sinem kasılarak orgazm olduktan sonra ben de Sinem’in götüne boşaldım. Ben Sinem’le, Markov’da Katya’yla sırayla banyoya girdi. Duş aldıktan sonra hepimiz rahatlamıştık, ben ve Markov iç çamaşırlarımızla oturuyorduk. Katya kıyafetlerini giymişti. Sinem ise altına sadece külotunu giymiş, çıplak göğüsleri meydandaydı. Birer sigara içtikten sonra ben Markov’a, “Öğle yemeğine inelim mi?” dedim. Markov kabul edince, üzerimizi giyinip indik. Öğle yemeğimizi aldıktan sonra 4’lü masalardan birine oturduk. Ben ve Sinem karşı karşıya oturuyorduk, yanımda Markov ve karşısında da Katya vardı. Yemeklerimizi yerken güzel bir sohbet ettik. Öğle yemeğimiz bitince onlardan ayrıldık ve biz tekrardan odamıza çıktık. Sinem içeriye girer girmez üzerindeki body’yi ve altındaki eteği çıkartıp kenara attı. Südyen giymediğinden altındaki külotla yatağa kuruldu ve “Markov kalıbının adamı değilmiş. O neydi öyle ya, siktiğinden gram zevk almadım!” dedi ve bir sigara yaktı. Ben de yanına yattım ve “Evet, kızın zevkini hiç düşünmüyor. Direkt sikip, boşalıp, çıkıyor!” dediğimde, Sinem yanağımı okşayarak, “İyi ki sen öyle değilsin!” dedi. Ben de gülümsedim. Sinem’le beraber rahat dolaşmaktan hoşlanıyorduk. O yüzden genelde rahat olabileceğimiz yerlerde iç çamaşırlarıyla veya çıplak dolaşmayı seviyoruz. Havuza gidecek halimiz kalmamıştı pek, o yüzden bugün otelde dinlenmeyi tercih ettik. Saat 20:00’ye kadar otelde odamızda vakit geçirdik. Saat tam 20:00’de Samet beni aradı ve “Geliyorum ben abi, şimdi çıkıyorum otelden, 20 dakikaya oradayım!” dedi. “Tamam, biz de geliyoruz!” dedim. Samet bizden farklı bir otelde kalıyordu. Sinem kalktı ve dolabı karıştırmaya başladı. Arkadan kalçalarını izliyordum ben de. Sinem bir mor etek çıkarttı. Üstüne de beyaz bir elbise giyecekti. Çıkardıklarını giyince harika gözüküyordu. Makyaj’ı abartmadan yaptıktan sonra çıktık. Samet gelmişti ve selam verip arabaya bindik. Yemek yiyeceğimiz yere gitmeye başladık. Şanghay’da lüks bir restoranttı gideceğimiz yer. 20 dakika yolda geçirdikten sonra yemek yiyeceğimiz yere geldik. Bizi restorantın önünde indirdiler ve restoranta girdik. Şirket yetkililerin olduğu masaya geçtik. Yaklaşık 1 saat’e yakın güzel bir sohbetle yemeğimizi yedikten sonra masadan kalktık. Biz arabanın gelmesini bekliyorduk. Arkadan Jack gelerek bize selam verdi ve bugün eğlenmek isteyip istemediğimizi sordu. Ben bir şey demeden, Sinem hemen, “Tamam, olur!” dedi. Normalde ben de eğlenmek istiyordum, ama Jack’in olması keyfimi kaçırıyordu nedense. Jack bize, “Öyleyse benim arabayla gidelim!” dedi. Ben hemen Samet’i aradım ve arabayı getirmemesini söyledim. Jack’in otoparktaki arabasına bindik. Jack bir yere doğru sürüyordu. Nereye götürdüğünü bilmiyordum bizi. Sinem, Jack’i sevmediğimi biliyordu, o yüzden bir tatsızlık çıkacağından tedirgin gibiydi. Bir barın yakınlarındaki otoparka park ettikten sonra bar’a girdik. Etraf sakindi biraz, rahatça sohbet edebilecektik. Bir masaya oturduk, Jack hemen garsonlardan birini çağırdı. Ben ve Sinem bira istedik, Jack ise kendisine Vodka aldı. Garson gittikten sonra, Jack, “Saat 23:00 gibi sizi çok iyi bir Disco’ya götüreceğim!” dedi ve gülümsedi. Sinem sevinmişti. Harika bir plandı bu, ama Jack’in olması bile benim eğlenemeyeceğim anlamına geliyordu. Sinem ve Jack 2. kadehlerindeyken, ben 3. kadehi bitirmiş, 4.’sünü sipariş etmiştim. Jack bana, “Dostum çok hızlı içiyorsun, yavaş ol biraz. Disco’ya gideceğiz, orada sızmanı istemem!” dedi ve güldü. Ben ise çabuk çabuk sızıp otele gitmek istiyordum. Jack ve Sinem’in ne yapacakları umrumda bile değildi. Benim 4. biram geldiğinde, Sinem lavaboya gitmek için izin istedi. 2-3 dakika sonra da Jack lavaboya gitti. Ben 4. birayı içtim ve Jack ile Sinem’i merak ettim. Masadan kalktım ve lavaboya doğru gittim. Önce kendi işimi gördüm. Çıkarken bayan WC’sinden sesler geliyordu. Etrafa baktım ve kimsenin görmediği bir anda içeriye daldım. Gördüğüm manzara karşısında acayip azmıştım. Jack, Sinem’i lavabo tezgahına doğru domaltmış ve eteğini beline kadar toplamış, külotunu da dizlerine indirmiş amını yalıyordu. Sinem’in iniltileriydi bunlar. Sinem bana, “Tuvaletin önünde bekleyebilir misin? Biri gelince kapıyı tıklatman yeter!” dedi. Dediği gibi tuvaletin önüne geçtim. Kimse gelmedi ve 10 dakika sonra Jack içeriden çıktı ve bana, “Seni bekliyor, ben buradayım!” dedi. İçeriye geçtiğimde Sinem halen lavabo tezgahında domalmış bekliyordu. Sinem’in arkasına geçtim hemen. Jack amına boşalmıştı, Sinem’in nasıl izin verdiğini bilmiyordum, her halde içkinin etkisiydi. Ben hemen pantolonumu çözdüm. Boxerimi de indirdikten sonra yarrağımı Sinem’in amına soktum ve ileri geri yapmaya başladım. Eski azgınlığım kalmamıştı, hemen boşalmak istiyordum. Sinem’in ise inleyecek hali kalmamıştı. Sinem’in amına 5 dakika girip çıktıktan sonra boşalacağımı anladım ve ben de içine boşaldım. Sinem bir şey dememişti. Ben içinden çıkınca, o da külotunu çekti ve eteğini indirdikten sonra elbisesini düzeltti. Ben bu arada tuvaletten çıktım ve Jack ile beraber masaya geçtik. Birer kadeh daha içki içtik ve kalktık. Sinem otele uğramak istediğini söyledi. Çamaşırını değiştirecekti herhalde. Otele varınca, ben başımın döndüğünü söyleyip, bugün Discoya gelmek istemediğimi söyledim. Sinemle beraber odaya çıktık. Ben hemen yatağa attım kendimi. Sinem ise üstünü çıkarttı ve banyoya girerek kısa bir duş aldı. Sinem dolabı açtı ve elbise beğenmeye başladı kendisine, dar bir siyah tayt çıkarttıktan sonra bana göstererek, “Nasıl? Güzel mi bu?” dedi. Kafamı kaldırıp baktıktan sonra, “Hı,hı. Güzel!” dedim. Sinem altına siyah bir tanga giydikten sonra taytı giydi. Südyen giymeden üstüne siyah bir parlak taşlı elbise giydikten sonra, dudağıma öpücük kondurarak, “Görüşürüz!” dedi. Saat 23:15 gibiydi, içkinin etkisiyle kısa sürede sızmıştım. Saat 02:30 gibi kapı sesiyle uyandım. Sinem gelmişti. Yalpalaya yalpalaya yürüyordu odanın içinde. O hali seksiydi, saçları hafif dağılmıştı. Jack ile sevişmişlerdi, bu belliydi. Hemen ayağa kalktım, zaten tam zevk alamamıştım bardaki sikişten. Sinem’i belinden tutarak yatağa yatırdım ve dudaklarına yapıştım. Biraz öptüm, ama Sinem karşılık vermiyordu bana. Öpmeyi bırakıp, “Neyin var senin?” dediğimde, “Halsizim bugün biraz!” dedi. Ama benim boşalmam gerekiyordu. Sinem’in dudaklarına tekrardan yapıştım, Sinem put gibi yatıyordu sadece. Kısa bir süre sonra öpmeyi bıraktım ve üstündeki elbiseyi çıkarttım. Göğüsleri biraz kızarmıştı emilmekten. Ben de emmeye başladım, ama o gün Sinem’e karşı olan azgınlığım Sıfır idi. Ben sadece kendimi rahatlatmak için bunları yapıyordum. Göğüslerinde fazla kalmamıştım zaten ve hemen altındaki taytı çıkarttım. Tanga’sının ağ kısmı hafiften yırtılmıştı, çok sert bir seks yaşamıştı her halde. Tangasını da çıkarttım. Amı kızarmıştı, göt deliği daha yeni kapanıyordu. Hemen pantolonumu ve gömleğimi çıkarttım. Üstümü bile değiştirememiştim, yarrağımı Sinem’in amına sokmamla beraber içine köklemem bir oldu. Sinem hafif bir, “Ihhh!” dedi, ama sonra yine yarı uyanık, yarı uyuyor haline devam etti. Sinem’in içine hırsla sert sert giriyordum, biraz da uyandırmak istiyordum onu. Kalçasına bir tokat attığımda, “Imhh!” diye inledi. O da zevk alıyordu, ama gerçekten acayip yorulmuş ve içmişti. Sinem’in amını aynı pozisyonda 15 dakika kadar siktikten sonra içinden çıktım ve karnına boşaldım. Sinem’i kaldırdım ve duşa sokarak yıkadım. Sonra getirip yatağa tekrardan yatırdım. Kendim de yıkanıp, yanına yattım. İkimiz de çırılçıplak uyuyakaldık. Sabah ben saat 10:00 gibi kalktım, aşağıda sabah kahvaltısı saati bittiğinden, odama tek kişilik bir kahvaltı istedim. Perşembe günü, yani yarın benim doğum günümdü, Sinem’in hatırlayıp hatırlamayacağını düşünüyordum. Çünkü biliyordu doğum günümü. Oda servisi geldiğinde altıma bir şort giyerek açtım ve kahvaltımı alıp teşekkür ederek kapıyı kapattım. TV’yi açtım ve sesini biraz kıstım, Sinem’in uyanmaması için. Kahvaltımı bitirdikten sonra Sinem uyandı ve gülümseyerek, “Günaydın!” dedi. Dün gece nasıl geldiğinden haberi yoktu herhalde. Ben de bir şey hatırlatmadan, “Günaydın!” dedim. Sinem duvardaki saate baktı, saat 11’e yaklaşıyordu, “Ooof, baya yatmışım ya!” dedi. Sinem’e, “Kahvaltı söyliyeyim mi sana?” dediğimde, “Yok ya, öğle yemeği vakti yaklaşmış. Orada yerim ben!” dedi. Kahvaltı tepsisini kenara bırakıp Sinem’in dudağına yapıştım, ama Sinem beni iterek, “Başım ağrıyor biraz, bugün yapmayalım!” dedi. Sinem’in bu hareketi beni sinirlendirmişti, ama sinirime hakim oldum. Madem bugün seks yapamayacaktık, bari günümüzü gün edelim dedim ve Samet’i aradım. Bize acil bir rehber ayarlamasını istedim. Samet, “Yarım saat sonra arayacağım abi!” diyerek telefonu kapattı. Yarım saat sonra Samet arayarak, “Tamam abi bir rehber ayarladım. Saat kaç gibi gelsin?” dediğinde, “2 gibi çıkarız!” dedim. “Tamam abi!” dedi. Otel’de biraz dinlendikten sonra öğle yemeği vakti gelmişti. Ben toktum, ama atıştırmak için Sinem’le beraber çıkacaktım. Sinem mavi bir eşofman takımı ve beyaz tişört giyerek, öğle yemeğine indik. Yemeklerimizi aldık ve masaya geçtik, konuşmuyorduk hiç. Saat 2’ye yaklaşıyordu. Rehber geldi, Çin’liydi, ama ingilizce bildiğinden kolay anlaşabiliyorduk. Beraber çıktık. Saat 18:00’a kadar Şanghay’daki yerleri gezdik, alışveriş yaptık. yemek yedikten sonra otele döndük. Dizlerim acayip sızlıyordu, Sinem’in de durumu benden farklı değildi. Odaya girer girmez Sinem elindeki poşetleri kenara bıraktı ve kendisini yatağa attı. Ben de hemen yanına uzandım. İçimde acayip bir seks duygusu vardı, ama buna rağmen kılımı kıpırdatacak halim yoktu. Akşam yemeğine kadar biraz dinlendikten sonra akşam yemeğini yedik ve saat 21:00 gibi odamıza çıkıp uyuduk. Normalde yattığımız saatten biraz erken yattığımızdan, saat 07:00 gibi ben kalktım ve 10 dakika sonra da Sinem uyandı. Biraz açıldıktan sonra 07:30 gibi kahvaltıya kadar yürüyüş yapmaya karar verdik. Otelin kendi plajında baştan sona yürüyecektik. Ben altıma bir şort ve üzerime tişört giydim, Sinem ise önce bikini takımını giydikten sonra altına mini bir mavi etek, üzerine ise askılı body giydikten sonra çıktık. 15 dakika kadar yürüdükten sonra Sinem denize girmek istediğini söyledi. Deniz çarşaf gibiydi, ben de onayladım. Ben oturdum kumların üzerine ve etrafı izlemeye başladım. Sinem önce mini eteğini ardından ise body’sini çıkartıp denize girdi. 10 dakika kadar yüzüp çıktı ve mini eteğiyle, body’sini giydi. Otele döndük, Sinem duş aldı ve kahvaltıya indik. Sinem bugün de biraz isteksizdi seks yapmak konusunda. Dün zaten seks yapmamıştık, eğer bugün de yapmazsak, Markov’un sevgilisi Katya’ya gidecektim. Otel içinde dolaşmaya karar verdik o gün. Otelin içinde 2-3 tane kafe vardı, otelin arka bahçesine yaptığı küçük bir şehir vardı neredeyse. 2-3 kafe, 1-2 restorant ve bar vardı. Bir kafeye girdik, cam kenarında bir masaya oturduktan sonra ikimizde kahve söyledik. 2 masa yanımızda bir çift vardı. Bize doğru baktıktan sonra, erkek olanı yanımıza gelerek, “Merhaba, nasılsınız?” dedi. İlk defa bir Türk ile karşılaşmıştım. Onların da otelde gördüğü ilk Türk bizmişiz. Masamıza davet ettik. Mehmet bey 39 yaşında, bir giyim mağazasının sahibiydi, hafiften kır saçları, 1.75 boyu ve esmer teniyle karizmatik bir adamdı. Karısı Ayten hanım da güzel bir bayandı, 36 yaşındaymış, 1.65 boyu vardı, yaşına göre gayet fit bir vücudu vardı. O da esmer bir bayandı, dolgun ve biraz sarkık göğüsleri, küçük yuvarlak kalçalarıyla çekici bir kadındı. Güzel bir muhabbetten sonra Mehmet bey bizi odasına davet etti. Biz de, “Olur” dedik. Ben Ayten hanımla, Sinem de Mehmet bey ile çok ilgilenmişti. Öğle yemeğine kadar odalarında konuştuktan sonra öğle yemeğine indik. Yemek bittikten sonra Mehmet bey, “Bugün denize gidelim mi beraber?” dedi, ben de “Olur!” dedim. Saat 14:00’da otel plajının önünde buluşmak üzere sözleşip odalarımıza çıktık. Sinem ile kendimizi yatağa attık. 13:30’du saat, biraz dinlendikten sonra kalktık. Sinem mor bikini takımını giydi, üzerine de dünkü gibi etek ve body giydi, ben de mayo şortumu ve tişörtümü giydim. Plajın önüne geldiğimizde Mehmet bey ve Ayten hanım bekliyordu. Yanlarına giderek, “Çok bekletmedik umarım?” dedim. Mehmet bey de, “Yok ya, biz de 2-3 dakika önce geldik!” dedi. Sahile gittik ve denize yakın bir yerden 2 tane yan yana şezlong kiraladıktan sonra çantaları kenara attık ve havluları serdik. Sinem üzerindeki mini etek ve body’yi çıkarttı. Mehmet bey bir süre Sinem’den gözlerini alamadı. Ayten hanım da üzerini çıkartınca, onda da cüretkar bir bikini vardı. İki hanım denize girdiler. Biz ise bira sipariş edip, güneşlenmeye ve muhabbet etmeye başladık. İki Türk’ün birbirini yurt dışında gördüğünde genelde konuştuğu gibi memleket hakkında konuşuyorduk. Mehmet bey bir süre sonra, “Bak Engincim, biz buraya farklı tatlar aramaya geldik. Ayten ve ben burada başka insanlarla sevişiyoruz. Sizi de beğendik, siz de bizi beğendiyseniz güzel bir gece yaşayabiliriz. Ne diyorsun?” dedi. Ben de, “Bana uyar, ama Sinem’e sormam gerek!” dedim. “Tamam ama yanımızda sorma, odalara dağılınca sorarsın!” dedi. Bu arada yanımıza hanımlar geldi. Bu seks mevzusundan sadece Sinem’in haberi yoktu. Saat 15:30’a kadar plajda takıldıktan sonra yukarıya odamıza çıktık. Sinem’e, “Sana bir şey söyleyeceğim…” dediğimde, “Söyle birtanem!” dedi. “Mehmet bey bugün bir teklifte bulundu bana. Beraber grup seks yapalım dedi. Bana uyar, ama Sinem’e sorayım diyerek geçiştirdim. Ne diyorsun? Adamı beğendiysen yapalım!” dedim. Sinem, “Olur ama bu gece değil!” dediğinde, “Ne senin bu halin? İki gündür seksten kaçıyorsun?” dedim. “Kendimi iyi hissetmiyorum sadece!” dedi. Mehmet bey’i 16:00 gibi aradım ve haberi verdim, ama yarın olabileceğini, bugün Sinem’in biraz rahatsız olduğunu söyledim, onlar da hoş karşıladılar. Akşama kadar otelde pinekledik. Saat 19:00 gibi Samet aradı ve “Abi acil şirkete gitmeniz gerekiyor. Patron malla ilgili bir sorun olduğunu söyledi!” dediğinde heyecanlandım ve biraz telaşlandım. Samet’e, “Tamam, hemen geliyoruz!” dedim. Giyinmeye başlarken Sinem’e durumu anlattım. Sinem durumun acil olmasına rağmen kıyafet seçmeye başladı. Altına krem renkte dar bir etek, üstüne de beyaz bir gömlek giyindikten sonra abartısız bir makyaj yaptı. Aşağıya indik hemen. Samet gelmişti. Arabaya bindik ve hızlıca şirkete gittik. Toplantı odasına doğru koşuyordum neredeyse. Toplantı odasından içeriye girer girmez, “Happy Birthday To You!” sesleri duyunca şaşırdım. Sinem benim arkamdaydı, ona kafamı çevirince, “Doğum günün kutlu olsun bebeğim!” diyerek dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu. Sinem’in 2 gündür sevişmemesini anlamıştım, kendini bu güne saklamıştı. Hepsine teşekkür ettim ve pastalarımızı aldık. Güzel bir kutlama partisi vardı, çok uzun sürmedi tabii ki, 20:30 gibi dağıldık şirketten. Çıkışta Jack, “Partiye devam etmek için Disco’ya gidelim mi?” dediğinde, Sinem’e baktım. Ama Sinem, “Hayır, bugünlük yeter!” dedi. Jack da, “Tamam, görüşürüz!” diyerek arabasına gitti. Biz de arabaya binerek otele geldik. Asansöre binip otel odamıza çıktık. İçeriye girip kapıyı kapatır kapatmaz Sinem beni duvara dayayarak dudaklarıma yapıştı. Bacaklarını iyice sikime bastırıyor, bu arada ateşli ateşli dudaklarımı öpüyordu. Ona karşılık vermekte zorlanıyordum, öyle baskın bir şekilde öpüyordu ki beni. Bir elim belinde, diğer elim ise kalçasındaydı. Sinem’i kucakladım ve öpüşmeye devam ede ede yatağa kadar getirdim. Yatağa attıktan sonra üzerimdeki ceket ve kravatı çıkartıp kenara fırlattım. Gömlek düğmelerimi hızlı hızlı açarken, Sinem de pantolonumun düğmesini açıp aşağıya indirdi. Boxerimi de indirip yarrağımı eline aldı. Ben de gömleğimin düğmelerini çözmüştüm ve hızlıca gömleğimi çıkartıp kenara fırlattım. Sinem yarrağımı hızlıca ağzına aldı ve yalamaya başladı. Yatakta hafif domalmış pozisyonda duruyordu. Sinem’in kafasından sikime doğru bastırıyordum ve “2 günün acısını çok fena çıkartacağım senden!” diyordum. Sinem ise iyice hızlanıyordu, yarrağım iyice ıslanmıştı. Sinem bir eliyle yataktan destek alırken, diğer elini kaldırdı ve taşaklarıma atarak okşamaya başladı. Arada hafifçe sıkıyordu. Sinem yarrağımı bıraktı ve derin bir nefes aldıktan sonra eliyle 31 çektirerek taşaklarımı yalamaya başladı. Taşaklarımı sırayla ağzına alıyor ve emiyordu. Sikim tavan yapmıştı iyice ve ucundan zevk sıvıları damlıyordu. Sinem ise hızlı hızlı okşamaya devam ediyordu. Sinem taşaklarımı bırakıp tekrardan yarrağımı yalamaya başladı. Birkaç kez daha gidip geldikten sonra bıraktı yarrağımı ve üstündeki gömleği çıkartmaya başladı. Yavaş yavaş çıkartıyordu. Kırmızı südyeni belli olmaya başladı. Ben onu izliyordum. Sinem gömleğinin düğmelerini çözdükten sonra ayağa kalktı ve beni koltuğa oturtup, karşımda Striptiz yapmaya başladı. Gömleğini çıkarttı ve üzerime attı. Ardından arkasını döndü ve südyeninin kopçasını açtıktan sonra çıkarttı. Arkasını dönmeden südyeni bana doğru attı ve elleriyle göğüslerinin uçlarını kapatarak yanıma doğru geldi ve kucağıma oturdu. Bir süre sonra ellerini kaldırdı ve göğüsleriyle burun buruna geldim. Göğsüne dilimi attım, Sinem kafamdan sertçe çekerek göğüslerine yapıştırdı beni. Onun istediklerini yapıyordum. Yarrağım tavan yapmıştı ve eteğinin üzerinden kalçalarına değiyordu. Sinem göğüslerini 5 dakika kadar yalattıktan sonra kucağımdan kalktı. Önümde diz çökerek yarrağımı tekrardan ağzına aldı. Yavaş yavaş sakso çekiyor ve dilini yarrağımın başına değdiriyordu. Çok fazla uzatmadan birkaç dakika yaptıktan sonra tekrardan ayağa kalktı. Krem renkli eteğini çıkarttı ve kenara attı. Dantelli, kırmızı külotuyla kaldı. Arkasını döndüğünde kalçalarının bir kısmı açıkta olan külotuyla göz göze geldim. Domaldı ve külotunu çıkarttı. Amı ve göt deliği meydandaydı şimdi. Elimi kalçalarına atarken birden elime vurdu ve parmağını (Dokunma!) anlamında sallayarak beni uyardıktan sonra külotunu yüzüme fırlattı. Külotunda harika bir am kokusu vardı, biraz içime çektikten sonra külotunu yanıma bıraktım. Sinem sağ ayağını yüzüme doğru uzattı. Ayağını tuttum ve üstünü öpmeye başladım. Bu arada bacaklarını da okşuyordum. Parmaklarını, ayağının her yerini öptükten sonra Sinem ayağını çekti ve boynumdan tutarak beni yatağa ittirdi. Sinem yatağa çıktı ve başımın üzerine kadar gelip ayağını başımın diğer tarafına atarak bir süre bana baktı ve çömeldi. Amı tam ağzımın üzerine gelmişti, ben de hafiften dil attım. Sinem’in amı hiç bu kadar ıslanmamıştı. Amını yalarken parmağımla da göt deliğini okşuyor ve ara sıra içine doğru bastırıyordum. Sinem’in inlemeleri başlamıştı. İlk defa yaptığımız bir sekste Sinem bu kadar baskın oluyordu. Önceden ne yapılacağına benim karar vermeme rağmen, bu sefer Sinem ne isterse o yapılıyordu. 2-3 dakika kadar amını yalattıktan sonra ayağa kalktı ve ters dönerek yüzüme doğru oturdu ve kendisi de yarrağıma doğru eğildi. 69 olmuştuk yatakta. İki elimle kalçalarını ayırıp iyice meydana çıkarttım amını, götünü. Amını yalamaya başladım. Sinem de müthiş bir şekilde yarrağıma sakso çekiyordu. Patlamak üzere olan yarrağım daha fazla dayanamadı ve Sinem’in ağzına patladı. Sinem tüm döllerimi yutuyordu. Bir süre sonra boşalmam bitti ve benden birkaç dakika sonra da Sinem orgazm oldu. Sıvıları ağzıma geliyordu, ben de amıyla beraber o sıvıları da yalıyordum. Sinem orgazm olduktan sonra üstümden kalktı ve yatağın kenarına oturdu. Yarrağım, boşalmama rağmen demir gibiydi halen. Birkaç dakika dinlendikten sonra tekrardan ayağa kalktı. Yüzü bana dönük şekilde yarrağımın üzerine oturdu. Yarrağım amına girmesiyle beraber elektrik çarpar gibi titredim. 2 gün sonunda amına girince harika bir zevk yaşamıştım. Sinem de oturunca derin bir, “Oohhh!” çekti ve birkaç saniye oturduktan sonra zıplamaya başladı. Ben ellemiyordum, kendisi yarrağımın üzerinde sertçe zıplıyordu. Zevk alıyordum, ama kasıklarıma sert sert bastırması ara sıra canımı acıtmıyor değildi. Yine de bundan hiç şikayetçi değildim. Sinem, “Bugün Jack yok, Markov yok. Sen varsın sadece!” diyerek iyice tahrik ediyordu beni. Ben hemen boynundan tutarak kendime doğru biraz çektim ve göğüslerini yalamaya başladım. Bir anda yatakta doğruldum ve Sinem’i kalçalarından tuttum, kalktım yataktan ve Sinem’i duvara dayadım. İçine doğru hızlıca girmeye başladım. Sinem iki büklüm olmuştu neredeyse. Ayakları yere değmiyordu. Kalçaları ellerimi doldururken, ben de içine girmeye devam ediyordum. Ara sıra da dudaklarına yapışıyor ve öpüyordum. Boşalacaktım artık, daha da hızlı girmeye başladım içine. En sonunda Sinem’in amına patladım. İkimiz de terden yapış yapıştık. İçinde birkaç saniye durduktan sonra çıktım. Sinem hemen banyoya girdi, ben de arkasından girdim. Sinem amındaki döllerimi temizledi. Ardından ben de duşa girdim. Beraberce yıkandıktan sonra kendimizi yatağa attık. Hemen uykuya dalmışız. Tam 8 saat deliksiz bir uyku çektik. Sabah saat 10’a doğru kalktım, uyku güzel gelmişti. Biraz yatakta oyalandıktan sonra laptopumu açtım. Sinem halen bebekler gibi uyuyordu. Öğle yemeğini bekleyecektim karnım çok aç değildi. Sinem’de saat 11:00 gibi kalktı, gülümseyerek yanağıma bir öpücük kondurdu. Kalktı ve hemen banyoya girdi. Yarım saat’e yakın banyoda kalmıştı, çıktıktan sonra laptopumu kapatıp ben girdim ve uzunca bir duş aldım. Çıktığımda sinem üzerine dizlerinin bir karış üstünde bir şort ve kırmızı body giymişti. Ben banyodan çıkınca, “Hadi hazırlan öğle yemeğine inelim!” dedi. Ben de, “Tamam.” deyip kapri ve tişört giydim. Bugün Çin’deki son günümüzdü, akşam saat 19:45’te uçağımız kalkıyordu. Öğle yemeği için salona indik ve kenardaki masalardan yemeklerimizi alarak oturduk bir masaya. Ben Sinem’e, “Mehmet bey ve Ayten hanımı ne zaman çağırayım?” dedim. Sinem, “Aaa onları unuttum ben, neyse ya çağır istiyorsan 3 gibi.” dedi. Bu arada salonun girişinde Mehmet bey ve Ayten hanım gözüktü. Yemeklerini aldıktan sonra masamıza gelerek, “Oturabilir miyiz?” dediler. Biz de, “Buyrun!” dedik. 1 saat kadar güzel sohbetli bir yemek yedikten sonra biz yemeğimizi bitirmiştik. Onlar da bitirdikten sonra kalktık ve Otel’in barına giderek birkaç kadeh bir şey içmeye karar verdik. Ayten hanım üzerine kısa bir beyaz mini kot ve üstüne de beyaz renkte dar bir askılı body giymişti. Çok seksi gözüküyordu o haliyle. Birer kadeh şarap içtik saat’i de muhabbetle, sohbetle 14:00 yapmıştık. Biz kalkmak için izin istedik. Sinem çıkarken ben Mehmet beyin kulağına, “Saat 15:00 gibi bizim odaya gelin!” dedim ve Sinem’le beraber odamıza çıktık. Saat 14:20 gibi patronum aradı, biz ona Cuma günü anlaşmayı imzalayacağız dedik, ama Pazartesi imzalayınca söylemek istemedik. Gökhan bey, “Engin naber?” dedi. Ben de, “İyiyim Gökhan bey, siz nasılsınız?” dediğimde, “Sağol iyiyim, ama senin vereceğin olumlu bir haberle daha iyi olabilirim. Ne oldu anlaşma? İmzaladınız mı?” dedi. Bir süre sessiz bekledim ve “Ben hangi sözleşmeyi imzalatmadan döndüm ki, bunu imzalatmayayım?” dediğimde, Gökhan bey kahkahayı patlattı ve “Aferim sana be Engin, benden size Pazartesinden itibaren 3 gün izin. Perşembe sabahı iş başı yaparsınız. Dinlenin, gezin, dolaşın!” dedi ve kapattı. Bizi Çin’de çok yoruldu sanıyordu adamcağız. Sinem’e izin haberini verdiğimde çok sevindi. Boynuma sarıldı ve bir süre sonra, “Türkiye’ye dönünce de birşeyler yaparız artık!” dedi. Ben de, “Yapmaz mıyız? Yaparız tabi!” dedim. Saat 14:30 olmuştu, Sinem’in kalçasına bir tokat attım ve “Hadi hazırlan, birazdan Mehmet bey ve Ayten hanımlar gelir!” dedim. Sinem gülerek, “Tamam, umarım Çin’den gitmeden önceki son seksimiz güzel olur!” dedi ve gülümsedi. Öğlen banyo yapmasına rağmen yine banyoya girdi. Sinem banyoya girince ben de yatağa yatıp bir sigara yaktım. Sinem’in ne giyeceğini görmek istemiyordum, sürpriz olmasını istiyordum o yüzden Sinem hazırlanırken ben banyoya girecektim. Sinem banyodan çıktı ve ben de arkasından girdim. Banyoda 15 dakika kadar oyalandıktan sonra çıktığımda gözlerime inanamadım. Sinem altına kırmızı liseli kızların etekleri gibi kısa pileli etek, üzerine ise beyaz, dar bir tişört giymişti. Göğüsleri tamamen belli oluyordu. Kapımız çalındı, saat 15:00’e yaklaşmıştı. Ben kapıyı açtığımda elinde bir şişe şarap vardı. 2 kadeh Mehmet bey de, 2 kadehte Ayten hanımda vardı. Ayten hanım gerçekten harika olmuştu, altına siyah, dar bir kot pantolon, üstüne de çok renkli bir tişört giymişti. Mehmet bey hemen şarabı açtı ve hepimize birer kadeh doldurup verdi. Biraz sonra ateşli bir seks yaşayacak biz değilmişiz gibi, havadan sudan muhabbet ediyorduk. Bu arada şaraplarımızın sonuna gelmiştik ve hepimiz bitirince bir sessizlik oluştu ortamda. Mehmet bey yerinden kalktı ve Sinem’in yanına oturdu, elini omzuna attıktan sonra dudaklarına yapıştı ve öpmeye başladı. Ayten hanım ile ben birbirimize bakıyorduk. Ben de koltuğa, Ayten hanımın yanına geçtim. Ayten hanım ile birbirimize bakıyorduk ve birden ben de onun dudaklarına yapıştım. Ayten hanım da bu hareketimi bekler gibi bir anda beni öpmeye başladı. İki elimi de beline dolamıştım ve kendime doğru çekiyordum ara sıra. Ayten hanım öpüşmeyi bıraktı ve ellerimi belinden çekip ayağa kalktı ve üstündeki tişörtü çıkartıp ardından südyenini de çıkarttı ve bana fırlattı. Bu sefer geldi ve kucağıma oturdu, göğüslerini ağzıma aldım ve emmeye başladım. Hafiften sarksa bile hiçbir kırışıklık yoktu vücudunda. Göğüslerini emerken o da inliyordu ve saçlarımı okşuyordu. Elimi pantolonunun üzerinden kalçalarına attım ve okşamaya başladım. Ayten hanım ara sıra omzuma öpücükler konduruyordu. Göğüs uçları iyice kabarmaya başladı. İki göğsünü de iyice yaladıktan sonra Ayten hanım üzerimden kalktı ve dizlerinin üzerine çöktü. Ben üstümdeki tişörtü çıkarttım, o da altımdaki şortu ve boxerı çıkarttı ve yarrağımı eline alarak okşamaya başladı. Ben ise Sinem ve Mehmet beyi izliyordum. Mehmet bey, Sinem’i yatağa yatırmış göğüslerini yalıyordu. Harika gözüküyorlardı, onları izlerken sikim iyice kalkmaya başladı. Ayten hanım biraz okşadıktan sonra yarrağımı ağzına alarak yalamaya başladı. Ben kafamı geriye attım ve sadece aldığım zevki düşünmeye başladım. Ayten hanım profesyonel gibi harika yalıyordu. Ayten hanım uzunca bir süre sikimi ve taşaklarımı yaladıktan sonra boynundan tuttum ve kafasını kaldırıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurduktan sonra Sinem’in tam yanına yatırdım Ayten hanımı ve altındaki kot pantolonu çıkarttım. Kırmızı, dantelli bir külot vardı altında. Bacaklarına öpücükler kondurmaya başladım, amına doğru gelince de külotunu çıkarttım ve arkama fırlattım. Amının dudakları biraz açılmıştı, ne kadar yıldır seks yapıyordu kim bilir. Hemen amına yumuldum. Ayten hanım bir anda iç çekti ve ardından derin bir, “Ohhhh!” çekerek inlemeye başladı. Amının içine kadar yalıyordum, bu arada klitorisine elimi atarak onu daha hızlı orgazm etmeyi düşünüyordum. Mehmet bey de, Sinem’i tamamen soymuş ve yatağa domaltmış, amını yalıyordu. Ayten hanım ve Sinem de bu arada yatakta birbirlerini öpmeye başladılar. Ayten hanım iyice kendini kasmaya başladı. Elimi klitorisinden çektim ve klitorisini yalamaya ve parmağımı da amına sokmaya başladım. Ayten hanım fazla dayanamayıp orgazm oldu. Ayağa kalktım. Ayten hanımı ellerinden tutarak kaldırdıktan sonra, yatağa, Sinem’in biraz yanına domalttım ve arkasına geçtim. Yarrağımı elime aldım ve ateş gibi yanan amına sokmamla beraber içine girmem bir oldu. Ayten hanım yine derince bir, “Ohhhh!” çektikten sonra yavaş yavaş içine girmeye başladım. Amı biraz daha genişti Sinem’e göre, ama yine de harika bir zevk alıyordum. Ayten hanım ara sıra kendini kasıyordu, sonra ise yavaşça bırakıyordu. Biraz daha hızlanmaya karar verdim, kasıklarım kalçalarına çarptıkça dalgalanan kalçaları harika bir görüntü ortaya sunuyordu. Mehmet bey ise, Sinem’in amını hızlı hızlı sikerken bir yandan da hırlıyordu. Sinem’in amından çıkan ‘Şlop, şlop’ sesleri odayı sarmıştı. Sinem ise gözleri kapalı hafifçe inliyordu. Mehmet bey bir süre sonra yarrağını çıkarttı ve 31 çekerek saniyeler içinde Sinem’in kalçalarına boşaldı. Sinem kalktı ve lavaboya gitti. Mehmet beyin boşalmasına rağmen yarrağı dimdikti, hemen Ayten hanımın önüne gelerek yarrağını ağzına verdi. Ben arkadan Ayten hanımı sikerken, o da önden ağzına veriyordu. Mehmet bey bir süre sonra bana, “Tost yapalım mı?” dediğinde, kafamla ‘Olur!’ işareti yaptım. Mehmet bey, Ayten hanımın ağzından yarrağını çekti ve yatağa sırt üstü yatıp, Ayten hanımı üzerine aldı. Yarrağını amına soktu, ben de arkasına geçtim ve parmağımı biraz götüne bastırmaya başladım. Zorlanmasını istemiyordum, ama Ayten hanım götten almış gibiydi, rahatça parmağım içine girince ıslatma gereği duymadım. Hemen götüne dayadım ve haklı çıkmıştım, yarrağımı hemen içine aldı. Amına göre daha dar olan göt deliğinde harika bir zevkle gidip geliyordum. Bu arada Sinem banyodan çıktı. Yanıma gelerek gülümseyip dudağıma öpücük kondurduktan sonra eğildi ve biz Ayten hanımı tost yaparken alttan taşaklarımı emiyordu. Bu durum daha fazla zevk vermişti bana ve daha fazla dayanamayarak göt deliğine boşaldım Ayten hanımın. İçinden çıkmamla beraber döllerim göt deliğinden Mehmet beyin taşaklarına damlamaya başladı. Ben kenara geçtim ve bir sigara yakarak onları izlemeye başladım. Mehmet bey demin boşalmamış gibi Ayten hanımın amını hırslıca sikiyordu. Sinem de yanıma oturdu ve bir sigara yaktı. Sinem gerçekten iyi sikilmişti bu sefer, hakkını vermişti Mehmet bey. Sigaralarımızı bitirince biz de onların yanına dönecektik, ama benim önce inmeye başlamış sikimi kaldırması gerekiyordu. Sinem ben bir şey demeden kalktı ve diz üstüne çöküp sikimi ağzına alarak yalamaya başladı. Harika bir şekilde yalıyordu ve gördüğüm görüntüler karşısında da zaten sikimin kalkması o kadar da uzun sürmedi. İyice azmıştım ve Sinem’i kolundan tutarak sertçe yatağa sırt üstü attım ve bacaklarını iki yana attım. Amına köklememle beraber, Sinem, “Ahhhh!” diye bağırdı ama halinden de memnundu. Sinem’i çok hızlı sikiyordum, taşaklarım göt deliğine çarpıyordu, çarpma hızından artık ağrımaya başlamıştı, ama bunu takmadan Sinem’i hızla sikmeye devam ediyordum. Mehmet bey bile hızıma ve azgınlığıma şaşırmıştı ve bize bakıyordu. Sinem’in içine her köklediğimde daha hızlı sikmek geliyordu içimden. Jack’e yaptığım bir hırsmıydı bu bilmiyordum, ama o an Sinem’i bayıltana kadar sikmek istiyordum. Sinem’in göğüsleri yukarı, aşağıya sallanıyordu. Sinem zevkten gözlerini kapatmış, dudaklarını ısırıyordu. Çok geçmeden çığlıklar atmaya başladı ve orgazm oldu. Ben ise duracağa benzemiyordum. Sinem’i kaldırdım ve domalttım. Göt deliğini tükürükledikten sonra parmağımı attım ve iyice bastırmaya başladım. Sinem’in götünden parmağımı çektim ve hemen yarrağımı dayadıktan sonra sokmaya başladım. Sinem çığlıklar atmaya başladı, göt deliğini aniden zorlamamdan biraz kanama olmuştu, ama ben bunu düşünecek durumda değildim. Boşalacaktım, iyice hızlanmaya başladım. Sinem’den ağlamaklı bir sesle, “Lütfen yavaş ol, canım yanıyor!” dediğinde, kalçasına tokat atarak, “Sus orospu!” dedim ve götüne boşaldım. İliklerime kadar boşalmıştım. Mehmet bey de çoktan boşalmış, Boxerini giymiş, yatağın diğer ucunda sigarasını içiyordu. Sinem altımdan kalktı ve koşa koşa banyoya gitti. Ayten hanım ise yüz üstü yatakta ölü gibi yatıyordu. Bir sigara yaktım ve çift kişilik koltuğa oturdum. Mehmet bey, “Engin ne yaptın sen öyle ya? O kadar sert sikilir mi? Kızcağız ölüyordu acıdan!” dediğinde, “Abi yavşağın birine sinirlendim, o yüzden öyle oldu, tutamadım kendimi!” dedim. Sigaramı bitirdim. 7-8 dakika olmuştu ve Sinem lavabodan çıkmamıştı, ayağa kalktım ve çırılçıplak banyoya girdim. Sinem klozetin üstüne oturmuş ağlıyordu. Yanına gittim. Dokunmamla, “Çek elini, dokunma bana hayvan herif!” dedi. Biraz önceki sinirlenmeme morali bozulmuştu herhalde. Hemen sarıldım ve “Sakin ol, geçti. Özür dilerim!” dedim. Bir süre sonra kalktım kapıyı kapattım. Sinem’i hemen duşa soktum ve kendi ellerimle ılık suda yıkadım. Sinem’in siniri biraz gitmişti. Sinem’i çıkarttım banyodan. Mehmet bey ise giyinmişti bu arada. Saat 16:40 olmuştu. Ayten hanım da giyindi ve teşekkür ettiler bize, telefonlarını yazdıkları kağıdı bıraktıktan sonra çıktılar, odalarına gittiler. Sinem yatağa yüz üstü yatmıştı, kalçalarında halen kızarıklıklar vardı. Sinem’e kendimi affettirmem gerekiyordu, hemen Samet’i aradım ve arabayı otelin önüne getirmesini, ama benim kullanacağımı, şöför getirmemesini söyledim. “Tamam abi!” diyerek kapattı. 15 dakika sonra Samet gelmişti, hemen altıma bir pantolon, üzerime de mavi gömlek giyip indim aşağıya. Arabayı aldım ve Samet’i tekrardan oteline bıraktım, yürütmek istemedim oraya kadar. Ardından bir restoranta giderek güzel bir yerden iki kişilik, saat 18:00’e yemek rezarvasyonu ayarladım. Sonrasında ise Sinem’e güzel bir kolye aldıktan sonra otelin önüne geldim. Saat 17:30 olmuştu bu arada. Sinem’i aradım. Biraz beklettikten sonra açtı ve “Ne var?” dedi. Belli ki siniri geçmemişti. “Hadi giyin, otelin önündeyim bekliyorum!” dedim ve başka bir şey sormamasını söyleyip kapattım. Gelecekti, iyi biliyordum. 15 dakika sonra Sinem’i asansörden inerken gördüm. Üzerinde tek parça kırmızı bir elbise vardı, ona uygun renkte bir makyaj yapmıştı, çok güzel olmuştu. Yanıma geldiğinde biraz kızgın gibiydi. Kapısını açtım ve bindikten sonra ben de bindim ve sürmeye başladım. Restoranta geldiğimizde biraz mutlu gibiydi, güzel bir yemek yedik ve şarap içtik. Yemeğimiz bitince yerimden kalktım ve kolyeyi çıkartıp boynuna taktığımda yüzü gülüyordu artık. Kulağına eğilerek, “Umarım affetmişsindir beni!” dedim ve yerime oturdum. Sinem teşekkür ederek, beni affettiğini söyledi. Yemeğimizi yedikten sonra otele döndük. Hızlıca eşyalarımızı toparladıktan sonra resepsiyona indik. Çıkışımızı yapıp, oteldeki harcama hesabını da şirkete gönderdik. Saat 19:45’e doğru hemen havalimanına geldik ve kontrolden geçerek uçağa bindik. Türkiye’ye geldiğimizde Cumartesi gününe girmiştik. Valizlerimizi aldık. Uçağın sürekli sallanmasından dolayı adam gibi bir uyku çekememiştik ikimiz de. Hemen bir taksi çevirdim havalimanı önünden ve direkt benim eve geldik. Hızlıca evime girdikten sonra bavulları hemen koridorda bıraktık ve yatak odama geçtik. Sinem üzerini çıkartırken bir yandan da telefonda kocasıyla konuşuyordu. Cumartesi akşamüzeri Türkiye’ye ineceğini söylüyordu. Teknik bir aksaklıktan sonra dolayı uçağın kalkmadığını falan söyledi. Sinem ardından telefonu kapattı ve komidin’in üzerine bıraktıktan sonra iç çamaşırlarıyla yanıma yattı. Normalde ateşli bir sevişme yaşardık, ama ikimizin de hali yoktu, yattıktan saniyeler sonra uykuya dalmışız. Saat 16:00 gibi ben uyandım. Sinem halen uyuyordu. Kalktım. Karnım acıkmıştı biraz. Mutfağa gidip dolaba baktım, ama iş gezisi yüzünden alışverişi aksattığımdan pek bir şey yoktu. Dışarıdan sipariş verecektim mecburen. Telefonu aldım yatak odamdan ve 2 adet büyük boy pizza siparişi verdim. Dolapta 4-5 adet bira kalmıştı. Yarım saat içinde geldi pizzalar. Gidip Sinem’i uyandırdım, “Hadi kalk yemek yiyelim!” dedim. Beni görünce gülümsedi ve “Tamam geliyorum!” dedi. Sinem yüzünü yıkarken, ben mutfağa giderek hazırlamaya başladım masayı. Üstümüzde iç çamaşırlarımız vardı sadece. Yemeğimizi güzel bir sohbet eşliğinde yedikten sonra ben televizyonun karşısına geçtim. Sinem ise yatak odasına giderek dinlenmesine devam etti. Televizyonda pek bir şey yoktu. Sinem birazdan gidecekti ve bu anı iyi değerlendirmem gerekiyordu. Hemen kalktım, televizyonu kapattıktan sonra yatak odasına gittim. Sinem yatakta yüz üstü uzanmış yatıyordu. Hemen yanına gittim ve omuzlarını tutarak okşamaya başladım. Masaj yapıyorum Sinem’e, o da yavaş yavaş gevşemeye başladı. Arkasından yavaş yavaş sırtına doğru inmeye başladım. Sinem’den ara sıra inleme sesleri geliyordu hafiften. Elimi bacağına attım. Okşamayla karışık masaj yapar gibi ellemeye başladım. En sonunda ellerim kalçasına geldi ve kalçalarını yoğurmaya başladım. Ben hamle yapmadan kafasını kaldırdı ve elini boynuma atarak kendisine doğru çekti ve dudağıma yapıştı. Öpüşürken yanına yattım ve öyle devam ettik. Bu arada bembeyaz bacaklarını da okşamaya başlamıştım. Sinem acayip azmış gibiydi, anlaşılan dünkü sikiş yetmemişti ona. Saçlarını okşamaya başladım ve dudaklarından yavaşça boynuna kaydım. Boynunu öptükçe Sinem biraz daha inliyordu. Elimi sırtına attım ve südyenini çıkarttıktan sonra kenara atarak göğüslerine yapıştım. Göğüslerini emerken bir yandan da yalıyordum. Sinem’in göğüs uçları iyice büymeye başladı. Beni de bir ateş sarmıştı. Çok fazla kalmak istemiyordum göğüslerinde. Kalktım, Boxeri çıkartıp Sinem’in yanına geldim ve bacağımı yatağın kenarına koyduktan sonra yarrağımı yüzüne iyice yaklaştırdım. Sinem bir hamlede yarrağımı ağzına aldı ve deli gibi sakso çekmeye başladı. Ben ise ellerim göğüslerinde okşamaya devam ediyordum. Sinem iyice hızlanıyordu, ara sıra sikimin başına değen dili beni iyice boşalmaya yönlendiriyordu. Sinem’in ağzına atacaktım ilk postamı, karar vermiştim. Hiç söylemedim ve boşalacağım zaman ağzına akıttım tüm döllerimi. Sinem önceden yaptığı gibi döllerimi yuttuktan sonra yatağa sırt üstü yatıp altındaki külotu çıkarttı, sonra bacaklarını açtı. Hemen eğildim ve yanan, sulu amcığına parmağımı soktum. Klitorisini de emmeye başladım. Bu arada Sinem zevkten yatakta kıvranıyor, “Immhhh!” diye inliyordu. Sinem’in amından parmağımı çıkarttım ve dilimi atmaya başladım. Sinem göğüslerini okşarken iyice inlemeye başladı ve en sonunda kasıla kasıla orgazm oldu. Sinem orgazm olmasına rağmen halen eski azgınlığındaydı. Ayağa kalktım, yeni yeni sertleşmeye başlayan yarrağımı Sinem’in amına getirdim ve biraz deliğinde beklettim. İçine sokmamla beraber, Sinem, “Ohhh, çok güzel!” diyerek kendini bana çarptırmaya başladı. Sinem’i bu kadar azgın çok az görmüştüm. Ben de yaptığı hareketlerle iyice azıyordum. Sinem suratıma öyle bir ifadeyle bakıyordu ki, kendimi kaybetmemek için zor tutuyordum. Sinem’in amını hızlı hızlı sikerken çenesinden tuttum ve hafifçe bir tokat attıktan sonra dudaklarına yapıştım. Göğüslerini sertçe sıkıyordum. Sinem ise bundan gayet hoşnut bir şekildeydi, ama yine telefonun çalmasıyla ikimizinde konsantrasyonu bozuldu. Sinem beni durdurdu ve yataktan kalkarak telefonunu aldı. Açtı ve “Efendim kocacım?” dedi. Bir süre dinledikten sonra, “Evet indim indim, taksiye bineceğim şuan!” dedi. Arkasından ise, “Tamam, en geç 45 dakika’ya evdeyim hayatım. Öptüm…” deyip kapadı, “Yine yarıda kesilecek ya!” dedi mutsuz bir ifadeyle. Sinem hemen önüme geldi ve eğilerek yarrağımı ağzına aldı. Hırslı bir şekilde emiyordu, tekrardan ağzıyla boşaltacaktı beni. Zaten kendimi zor tutan ben çok geçmeden Sinem’in ağzına 2. Postam olmasına rağmen oluk oluk boşaldım. Sinem ayağa kalktı ve banyoya giderek ağzını yıkadıktan sonra hızlıca giyindi ve valizini aldıktan sonra çıktı. Hemen bir taksi durdurup evine gitti. Ben ise o günümü dinlenerek geçirdim. Sinem beni saat 22:00 gibi aradı, “Naber?” dedi. Ben de, “İyiyim, senden?” dedim. “Ya kocam seninle tanışmak istedi, iş gezisine beraber gittik ya. Tanışalım diyor. Gelebilir misin yarın?” dediğinde, “Olur, tabi gelirim!” dedim. Sinem de, “Tamam, yarın saat 20:00 gibi bekliyorum!” dedi ve telefonu kapattı. Ertesi gün saat 19:00 gibi arabama atladım. Tekel bayiine uğrayarak bir şişe rakı aldım, birkaç tane de meze alıp Sinem’lerin evinin yolunu tuttum. Zile bastım. Kapıyı bana küçük bir çocuk açtı. Bu arada Sinem mutfaktan çıkarak, “Aa Engin, hoş geldin!” dedi. “Hoş bulduk!” diyerek içeriye girdim. Bir anda tuhaf olmuştum, Sinem’e çok benziyordu çocuk, ama benim bildiğim Sinem’in çocuğu yoktu. Sinem’e bunu soracaktım. Salona geçtim ve kocası ile tanıştım. İbrahim’di adı, 29 yaşında, benim boylarımda, hafiften karizmatik, ama biraz mıymıntı bir adamdı. Çekingen davranıyordu nedense bana karşı. Sinem bu arada içeriye geldi. Resmi iki iş arkadaşı gibi davranıyorduk. Ben, “İzninizle bir su içeyim…” dedim ve kalktım, mutfağa gittim. Amacım Sinem’e çocuğu sormaktı. Mutfağa girdiğimde bir kızla karşılaştım. Tanıştık onunla, ismi Rabia’ydı. 22 yaşındaymış, aynı Sinem’e benziyordu, sadece biraz daha ince vücudu vardı Sinem’den. Göğüsleri biraz küçük, kalçaları da çok büyük değil, ama kendini belli ediyordu. Sinem’in kardeşiymiş, çocuk ta onunmuş. Bunu duyunca yüreğim ferahladı. Suyumu içtikten sonra sigara içmek için balkona çıktım. Balkondaki divana oturdum ve sigaramı yaktım. Birkaç dakika sonra yanıma İbrahim geldi ve o da bir sigara yakarak konuşmaya başladı. Ben onu dinliyordum. Rabia da yanımıza geldi, plastik sandalye’ye oturdu ve bir sigara da o yaktı. Güzel bir sohbet dönüyordu aramızda. Rabia birden aşağıya bakarak, “Geliyor benimki!” dedi. Ben de kafamı hafiften uzattığımda, 1.80 boylarında, iri yarı, esmer bir adamın geldiğini gördüm. Birkaç dakika sonra zil çalındı. Adam direkt balkona geldi ve kendini tanıştırdı. Halil imiş adı. Rabia gibi bir kıza göre biraz yaş farkı vardı aralarında. 30 yaşındaydı Halil. Rabia, Halil’i görünce biraz rahatsız oldu ve hemen yanımızdan kalkarak içeriye gitti. Halil, Rabia’nın kalktığı yere oturdu, o da bizimle beraber sohbet etmeye başladı. Biraz kaba saba ve siniri bir adam gibiydi, o yüzden Rabia rahatsız olmuştu. Biz konuşurken Sinem içeriden, “Yemek hazır beyler, haydi sofraya!” dedi. Sinem evde olmasına rağmen çok şık giyinmişti. Kahverengi bir bluz ve altına da diz kapağının altında krem renkli, biraz bol bir etek giymişti. Oturduk, yemeğe başladık. Rabia sürekli bana kaçamak bakışlar atıyordu. Yemekte 1 saat kadar vakit geçirdikten sonra saat 22:00 gibi salona geçtik. Rabia ve Sinem mutfakta meze, içki hazırlarken, biz de üç erkek içeride konuşuyorduk. Aklım Rabia’da kalmıştı, giydiği siyah dar pantolon aklımı alıyordu. Hanımlar sırayla servisleri yapmaya başladılar ve saat 23:30’a kadar içtik. Ben gitmek istemiyordum açıkcası ve ayağa kalkınca hafifçe sendeledim. Koltuğa oturttular beni hemen. İbrahim, “Bugün burada kal sen!” dedi. Bu benim için güzel bir haberdi, ama ilk başta, “Yok ben giderim ya, rahatsız etmeyeyim!” dedim. Zorla evde kalmam için ikna ettiler beni, ben de kabul ettim. Saat 01:00’e yaklaşırken, Halil, “Biz kalkalım artık, Rabia hadi hazırlan!” dedi. Sinem’lerin yatak odasında uyuyan çocuğu da Halil kucakladı ve uyandırmadan arabaya götürdü. Rabia son defa bize, “Görüşürüz!” dedikten sonra aşağıya indi. Onlar gittikten sonra biz biraz daha oturduk. Sinem içmemişti, mutfaktan bir bardak aldı geldi, bir duble rakı içti. Güzel bir sohbet dönüyordu, ama yarın İbrahim’in işi olduğundan yatma kararı verdik. İbrahim yatmaya gitmeden önce, “Engin ne diyorum ya, bir arkadaşımın Muğla’da oteli var, lüks bir otel, tam da dağın üzerinde. Gel Salı günü ben izin alayım işten, siz de patrondan izin alın, bu hafta beraberce gidelim. Ne dersin?” dedi. “Güzel olur, ben Gökhan beyle konuşayım yarın!” dedim. İbrahim gülerek, “Tamam o zaman, hadi biz yatalım Sinem!” dedi ve kendisi önden, Sinem arkadan yatak odasına gittiler. Sinem 1-2 dakika sonra yanıma geldi, elinde benim için çarşaf ve yastık vardı. Ben koltuktan kalktım, Sinem koltuğa çarşafı sermeye başladı. Sererken domaldığından dayanamayıp elimi kalçasına attım. Sinem dönerek, “Hişt yapma, İbrahim görür!” diye fısıldadı. Ben de, “Tamam be, tamam!” dedim. Sinem gülümsedi ve yine fısıldayarak, “Daha önümüzde zaman var, sabırlı ol!” dedi. Sinem yatağımı hazırladıktan sonra dudağıma bir öpücük kondurdu ve yatak odasına gitti. Beni uyku tutmuyordu, yarım saat geçmeden kalktım ve Sinem’lerin yatak odasının önüne gittim. İçeriye kulak kesildim. İbrahim, “Hadi gel şöyle!” dedi, ama Sinem, “İçeride misafir var, olmaz bugün. Kudurdun mu be adam?” dedi. İbrahim de, “Evet kudurdum, gel hadi!” dedi. Sinem fazla dayanamayıp yelkenleri suya indirdi. Sinemlerin yatak odasına açılan balkona, yan taraftaki odadan da bir kapı vardı. Belki açık bir perde bulurum diye ümit ederek hemen odaya geçtim ve balkona çıktım. Umduğum gibi perdenin bir bölümü açık kalmıştı. İçeriyi izlemeye başlamıştım, ama tam göremiyordum. İbrahim, Sinem’i yatırmış bacaklarını açıp tam arasına girmişti, ama İbrahim’in arkası bana dönük olduğundan Sinem’i tam görememiştim. Sinem’i 5 dakika kadar aynı pozisyonda siktikten sonra duraksadı. Pozisyon değişecekler her halde diye düşünürken, İbrahim boşaldı. Ben hemen salona gittim ve yatağıma yattım. İbrahim bir süre sonra çıktı ve banyoya gitti. Hemen kalktım ve Sinem’in yanına gittim. Sinem yataktaydı, üstünde sadece pijama takımının üst kısmı vardı ve yatmış sigara içiyordu. Beni görünce bir şey demesine izin vermedim ve “Seninki hemen boşaldı?” dedim ve güldüm. Sinem, “O hep böyle!” dedi. Sinem’in amından döller akıyordu, çok seksi gözüktü gözüme, ama kocası her an banyodan çıkabilir diye fazla durmadım ve hemen yatağıma gittim. Sabah saat 07:00 gibi Sinem uyandırdı beni. Kalktım elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltı masasına oturdum sonra, İbrahim de gazetesini okuyordu. Sinem’in üzerinde dün geceki pembe pijama takımı vardı, harika seksi gözüküyordu takımın içinde. Kahvaltımızı yaptık ve saat 08:00 gibi İbrahim’le beraber çıktık evden. Ben bir arka sokağa giderek bekledim. İbrahim gittikten 5-10 dakika sonra tekrardan evlerine gittim. Kapıyı çaldım. Sinem beni görünce şaşırdı. İçeriye girdim ve kapıyı kapatır kapatmaz dudaklarına yapıştım. Üzerinde halen benim sevdiğim pijama takımı vardı. Kucağıma aldım ve öpe öpe yatak odasına kadar götürdüm. Yatağa attıktan sonra üzerimdekileri çıkartırken, “Dün kocanın sikemediği amı ben sikeceğim!” dedim. Çırılçıplak soyunduktan sonra Sinem’in üzerine çullandım. Pijamasının üstünü çıkarttım, içinde pijama takımıyla aynı renkte, pembe bir südyen vardı, onu da çıkartıp göğüslerini yalamaya başladım. Sinem inlemesine devam ediyordu, ben ise göğüslerini hızla yalıyordum. Alttaki pijamasının üstünden Sinem’in amına yarrağımı dayamıştım ve bastırıyordum. Sinem ise, “Imh, ohh!” diye inliyordu. Göğüslerini bıraktım ve yatağa sırt üstü yattım. Sinem’i boynundan tutup yarrağıma doğru eğilttim ve yalattırmaya başladım. Azgınlıkla harika yalıyordu. Sinem eğildiğinden dolayı kalçaları meydana çıkmıştı ve bir elimle kalçalarını pijamasının üzerinden okşuyordum. Sinem yarrağımı köküne kadar ağzına almaya devam ediyordu. Sinem yarrağımı yalamayı bıraktı ve pijamasının altını da çıkarttı. Dantelli bir pembe külot vardı. Onu da çıkarttıktan sonra amını bana yalattırmadan, direkt kucağıma oturup yarrağımı içine aldı. Köküne kadar girdikten sonra, “Ohhh!” diye uzunca bir inledi ve zıplamaya başladı. Ben bir şey yapmıyordum, Sinem göğsüme bastıra bastıra hızla zıplıyordu. Amından çıkan yarrağımı tekrardan içine alıp, aynı hızda zıplamaya devam ediyordu. Ki zaten çok fazla dayanamadan orgazm oldu. Yarrağımın üzerinden akan am sıvıları taşaklarıma kadar gelmişti. Sinem üzerimden kalktı ve yarrağımı yalamaya başladı tekrardan. Sinem 10 dakika kadar yaladıktan sonra yine kucağıma çıktı ama bu sefer arkası bana dönüktü. Zıplarken, muhteşem kalçalarının sallanması acayip tahrik ediyordu beni. Sinem’in göt deliğini parmaklamaya başladım, götünü de sikecektim bugün. Sinem iki deliğinin de dolmasının mutluluğuyla inlemesine ve zıplamasına devam ediyordu. Sinem’i üzerimden kaldırdım ve yatağa domalttıktan sonra eğilip göt deliğini yalamaya başladım. Parmaklamamla göt deliği iyice açılmıştı. Kalktım ve sıvılardan sırılsıklam olan yarrağımı Sinem’in götüne dayadım ve bastırdım. Sinem çığlık attı, ama içine aldı hepsini, ben ise hızlı hızlı girip çıkmaya başladım. Sinem, “Yavaş biraz! Ahhh, yavaş!” diyordu, ama benim durmaya niyetim yoktu ve hızlı hızlı götüne girip çıkıyordum. Daracık göt deliği beni acayip zevke getirmişti. Sinem’in kalçalarını da tokatlıyordum bu arada. 25 dakika kadar götünü siktikten sonra içinden çıktım ve amına girdim. Göt deliği bir su şişesi kapağı kadar açılmıştı, belki de daha fazla. Amına girdikten 2-3 dakika sonra amının içine patladım. Dün gece kocasının yaptığı gibi bir görüntü oluşturmak istiyordum. Sinem’in amından çıkar çıkmaz, Sinem yüz üstü yatağa yattı. Bacakları hafif ayrıktı, götten siktiğimden tam kapatamıyordu, ki bu da bana istediğim pozisyonu görmemde yardımcı oluyordu. Sinem’in amından döllerim akıyordu ve yatağa doğru süzülüyordu. Bir sigara yaktım ve bu pozisyonu izlerken içmeye başladım. Sigaram bitince önce ben duş aldım, ardından Sinem’i duşa soktum ve kendi ellerimle yıkadım. Saat 10:00’u biraz geçmişti. Yatakta uzun bir süre yattıktan sonra 11:00 gibi kalktık ve giyinmeye başladık. İş yerine gidip izin alacaktık Gökhan beyden. Sinem altına dar bir siyah etek giydi, dizlerinin üstündeydi. Üstüne ise kareli bir gömlek giydi, gömleğin alt kısmı eteğinin içindeydi. Ben ise üstümdeki kıyafetlerle gidecektim. Ben çıktım evden, 5 dakika kadar sonra Sinem çıktı, beraber gittik şirkete. Direkt Gökhan bey’in odasına çıktık. Gökhan bey bizi görünce, “Ooo çocuklar hoş geldiniz, siz izinliydiniz neden geldiniz?” dedi. Ben, “Gökhan bey, biz bu haftalık izin istiyoruz, iş yoksa bize izin verebilir misiniz?” dediğimde, “Tabi tabi, zaten şu satıştan sonra 1-2 hafta önemli iş olmaz. Bu hafta izinlisiniz, ama haftaya Pazartesi bomba gibi bekliyorum sizi!” dedi. Biz de gülerek teşekkür edip çıktık. Sinem, “İstiyorsan bana gel, kocam gelene kadar takılırız?” dedi. Ama ben, “Yok ya, erken geleceği falan tutar! Hoş olmaz yani!” dedim ve arabalarımıza binip evlerimize dağıldık. O gün Sinem’le falan konuşmadım, akşam saat 8 gibi yemeğimi yedim ve bilgisayar başında biraz takıldıktan sonra, gece 11 gibi yattım. Sabah saat 8:00’de telefonumun çalmasıyla uyandım. Sinem arıyordu, telefonu açtım, “Efendim?” dedim. Kocası İbrahim’di telefondaki, “Engin, saat 10:00 gibi gelebilir misin bize? Bavulunu hazırlayıp gel istersen, öğlen çıkarız yola?” dedi. “Tamam İbrahim, geleyim!” dedim ve kapattım telefonu. Saat 9:00’a kadar biraz daha yattıktan sonra kalktım ve bavulumu hazırladım. Kahvaltı yapmadan arabaya atladım ve doğruca Sinem’lerin evine gittim. Kapıyı bana Sinem açtı. Benim çok beğendiğim, seksi pembe pijama takımı üzerindeydi. Gülümseyerek, “Hoş geldin, gel!” dedi. Ben de içeriye girdim. İbrahim kahvaltı masasındaydı, direkt kahvaltıya oturduk. İbrahim yolu hesaplamış, gideceğimiz yeri falan, “2 saat’te orada oluruz!” dedi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra, saat 10:30 gibi çıktık yola. İbrahim ve Sinem kendi arabalarına bindiler, ben ise kendi arabamla gitmeyi tercih edip, onları takip ettim. Saat 12:30 gibi geldik otele. Gerçekten dışarıdan mükemmel görünüyordu. Dıştan ağaç kaplamaları olsa da, içerisi müthiş bir mimariydi ve otel yapıldığı yere göre gayet büyüktü. Direkt odalarımıza çıktık. Otel 3 kattan oluşuyordu. En alt kat resepsiyon, yemekhane ve masaj salonu. Sonraki 2 kat ise odalardan oluşuyordu. Her katta 4 oda vardı. Sinem ve İbrahim’in yan tarafındaki odaya da ben yerleştim. Otel’e yerleştikten sonra öğle yemeğine indik. Otelin arkası gerçekten harikaydı. Havuz ve bir tane bar vardı. Etrafın ağaçlarla çevrili olmasından dolayı değişik bir hava katıyordu. Öğle yemeğinden sonra odalarımıza çıktık. Saat 14:45 gibi kapım çalındı. Açtığımda Sinem üzerinde mini etek ve bol bir tişört, İbrahim ise mayo şort ve kolsuz tişörtle bekliyordu. “Hadi havuza inelim!” dediler. “Tamam siz inin, giyinip geliyorum!” dedim. Bavulumdan mayo şortumu çıkarttım ve giydikten sonra havuza indim. Çok kişi yoktu, sadece biz ve başka bir aile daha vardı. Hemen İbrahim’in yanına gittim ve yanındaki şezlonga oturdum. Sinem havuzdaydı, ben ise İbrahim ile birlikte güneşleniyordum. Sinem yarım saat sonra çıktı havuzdan, acayip seksi görünüyordu. Üstünde Çin’de aldığımız beyaz bikini vardı. Vücuduna iyice yapışmıştı. İbrahim bir şey dememişti, ama rahatsız olmuş gibi bir hali vardı. Havuzda saat 16:30’a kadar durduktan sonra odalarımıza çekildik. Acayip yorulmuştum ve saat 18:00’a kadar uyudum. Kapımın çalınmasıyla uyandım. Kalktım kapıyı açtım, Sinem gelmişti. Altında mavi bir mini kot, üstünde ise kırmızı askılı bir body vardı. İçeriye girdi hemen ve kapıyı kapattı, dudağıma bir öpücük kondurup, “Ben çıkıyorum otelden, arkamdan gel!” dedi. “Tamam!” dedim. Sinem çıktıktan bir süre sonra çıktım ve onu takip etmeye başladım. Otelden çıktık ve ormanlığa doğru gitmeye başladık. En sonunda bir ağacın altında durdu Sinem. Otelden yaklaşık 250-300 metre uzaktaydık. Yola da oldukça uzaktık, birinin görmesi imkansızdı bizi. Sinem dudaklarıma yapıştı, öpüşmeye başladık. Sinem’i bir ağaca dayadım ve öyle devam ettim işime. Açık hava ve yakalanma korkusu gerçekten harika bir zevk veriyordu. Sinem’in dolgun dudaklarını öperken içimin yağları eriyordu. Sinem elini yarrağıma attı ve şortumun üzerinden okşamaya başladı. Sinem benimle öpüşürken şortumu ve Boxerimi indirdi. Sonra dudaklarımı bıraktı ve eğilerek yarrağımı ağzına aldı. Sinem’in yalamasına bakıyordum ara sıra, müthiş bir zevk alıyordum. Bugünkü bikinili görüntüsü gitmiyordu gözlerimin önünden. Sinem’in ağzına doğru yarrağımı bastırmaya başladım. Sinem’in ağzından tuhaf sesler çıkmaya başladı, sikimden hafif hafif zevk sıvıları akıyordu. Body’sinin üzerinden göğüslerini okşamaya başladım. Sinem’e, “Seni kocanın yanında da sikeceğim bir gün!” dedim. Sinem ise bir şey demeden hızlı hızlı yalamasına devam ediyordu. Sinem’i kolundan tuttum ve kaldırdım. Body’sini göğüslerinin üzerine kadar çektim ve göğüslerine yapıştım. Kısa bir yalamadan sonra Sinem’i ağaca doğru domalttım hafifçe ve mini kotunu dizlerine kadar indirdim. Altına tanga giymişti rahat olması için. Sinem’e, “İşini biliyorsun sen!” dediğimde güldü. Tangasının ipini kenara çektikten sonra kalçalarını ellerimle ayırdım. Karanlıktan çok iyi göremiyordum amını. Hemen yapıştım amına ve yalamaya başladım. Sinem inlemeye başladı ve elini klitorisine indirerek okşamaya başladı. Kısa sürede orgazm olmayı istiyordu herhalde. Ben dilimi amının üzerinde seri hareketlerle ilerletmeye başladım. Sinem fazla dayanamadı ve bacakları titremeye başladı. İçini çektikten sonra orgazm olmaya başladı. Sıvıları ağzıma doğru aksa bile kesmedim yalamayı. Ayağa kalktım ve sikimi tükürükleyip amına soktum Sinem’in. Hızlı hızlı sikmeye başladım, ‘Pat, pat, pat!’ sesler etrafta yankılanıyordu, ama kimse bizi duyamaz veya göremezdi, yoldan çok uzaktık. Açık havada Sinem’i sikerek müthiş bir zevk alıyordum. 10-15 dakika kadar sikmiştim ki, arkamızdan, “Napıyorsunuz siz orada?” diye bir ses duydum. Sinem’in amında hareketsiz bekledim ve kafamı çevirmemle, 1.90 boylarında, iri yapılı, esmer ve hafiften yakışıklı bir adam bize doğru yaklaştı. Sinem’in amından çıktım ve Sinem de hemen mini kotunu çekip, düğmesini bağladı. Adam yanımıza gelerek, “Sikişecek başka yer bulamadınız mı?” dediğinde, ben, “Lütfen bunu dillendirme, ne kadar para istiyorsan vereyim. Zaten buralarda oturmuyoruz!” dedim. Adam tokalaşmak için elini uzattı ve “Adım Melih, sizden para gibi bir talebim olmayacak. Kimseye de söylemeyeceğim. Ama burda durmayalım, gören olur, gelin benimle, size çay ikram edeyim!” dedi. Adamı takip etmeye başladık. Patika bir yoldan 5 dakika kadar yürüdükten sonra kule gibi bir yere geldik. Büyükçe bir duvarın üzerinde tek katlı bir ev vardı. Burası ormanın gözetleme kulelerinden biriydi. Saat 19:00’a yaklaşmıştı. Adam bize çay doldurdu ve “Ne diye ormanın öyle bir köşesine geldiniz?” dedi. Çay için teşekkür ettikten sonra, ben adama, “Sinem benim iş yerinden arkadaşım. Kocası onu doyuramıyor ve benimle birlikte oluyor…” dediğimde, adam gülümsedi. Kendisinin 32 yaşında olduğunu ve 3 sene önce eşinden ayrıldığını, o günden sonra ise hiç ilişkiye girmediğini, eğer izin verirsek aramıza katılmak istediğini söyledi. Zorla veya tehditle bir şey yaptırmıyordu, kibarca izin istiyordu. Sinem, “Olur tabii!” dedi. Çaylarımızı içtikten sonra, adam, “Takip edin beni!” dedi, önce girdiğimiz kapıyı kilitledi, sonra aşağıya doğru geçit olan diğer kapıdan aşağıya indik. Adam ışığı açtığında, güzel ve şık bir oda vardı. Yatak da vardı ortada ve gayet kaliteli bir yataktı. Adam, “Geçin yatağa ve ben yokmuşum gibi devam edin!” dedi. Biz yatağa geçtik, Sinem’in dudaklarına yapıştım ve öpmeye başladım, ama kendimizi çok kasıyorduk. İlk defa birinin yanında yapıyor gibiydik sanki, oysa ki birçok kişiyle beraber olmuştuk böyle, ama aniden gelişmesi bizi şok etmişti. Sinem’in amına elimi attım ve kotunun üstünden okşamaya başladım. Dudaklarını öpmeyi bıraktım ve body’sini çıkartıp fırlattım. Sinem’in büyük göğüslerini gören adamın iyice gözleri açıldı ve sikini okşamaya başladı. Karşıdaki tekli koltukta oturup bizi seyrediyordu sadece. Ben Sinem’in göğüslerini yalamayı es geçip, direkt mini kotunu indirdim. Tangasını da çıkarttıktan sonra bacaklarını açtım. Melih ise pür dikkat bizi izliyordu. Parmağımı göt deliğine soktum ve ağzımı amına dayayıp yalamaya başladım. Melih kalktı ve önce üzerindeki sıfır kol avcı yeleğini ve sonra da tişörtünü çıkarttı. Ağır bir işte çalıştığından vücudu fena değildi. Sonra pantolonu ve boxerını çıkarttığında gözlerime inanamadım. Pek çaktırmamaya çalıştım şaşkınlığımı, ama kocaman bir siki vardı. Çok uzun ve kalındı. Sinem’in önüne geldi ve Sinem Melih’in sikini yalamaya başladı, ona da yalamak denirse tabii ki, ağzına zor sığıyordu sik ve yarısına kadar gelebiliyordu ancak. Melih’e, “Şunu tost yapalım!” dediğimde, “Tamam!” dedi. Melih sadece sikini ıslandıracak kadar yalattıktan sonra yatağa yattı. Büyük kollarıyla Sinem’i tuttu ve kucağına aldı. Sinem’in kalçalarını ayırdım ve bende göt deliğine bastırmaya başladım. Melih, Sinem’in amına girdiğinde, Sinem çığlığı bastı. Sinem’in götüne girse ne olacaktı kim bilir. Sinem’in götüne girmeye başladım ben, ama Sinem amına giren Bazukanın acısından benim götüne girmemin acısını hissetmiyordu bile. Sinem’i rahatlatmak için boynunu ve kulak memesini emmeye başladım. Sinem biraz rahatlamış gibiydi, ama Melih yarrağının büyük olmasına bakmayıp Sinem’in amına hızlı hızlı giriyordu ve Sinem’in çığlıkları kulaklarımızı acıtıyordu. Ben de o hırsla hızlı hızlı götüne giriyordum. Melih 15 dakika Sinem’i siktikten sonra amına boşaldı. Birkaç dakika amında kaldıktan sonra çıktı. Çok fazla boşalmıştı, Sinem’in amından döller akıyordu. Sinem dizlerinin üzerinde duramıyordu. Kenardan bir yastık aldım ve karnının altına koyduktan sonra götüne girmeye başladım. Bu arada düşünüyordum amı nasıl oldu diye, götünden çıkıp birkaç kez amına soktum, ama sanki hava boşluğuna sokuyormuşum gibiydi ve çok cıvıktı amı. Tekrardan daracık göt deliğine döndüm ve birkaç dakika sonra da ben boşaldım. Melih Sinem’in yerdeki mini kot, tanga ve body’sini verdikten sonra, “Hemen çıkın, vardiya değişecek birazdan. Gelecek olanlar sizi görmesinler. Ha, tekrar gelmek isterseniz, yarın saat 15:00 gibi gelin, daha uzun yaparız!” dedikten sonra yukarıya çıktı. Sinem, amından akan döllere aldırmadan tangasını ve mini kotunu giydi, ardından ise body’sini giydi ve yukarıya çıktık. Adama teşekkür ettikten sonra, geldiğimiz patika yolu takip ederek otelin önüne gittik.